Türkiye’de 10 Mart’tan itibaren başlayan pandemi sürecinden bu güne kadar ne derece “normalleştiğimiz” işin doğrusu tartışmaya oldukça açık bir konudur.
İşin doğrusu bu yeni süreç, pandeminin sona erdiği algısı yaratmamalıdır ve vatandaşlarımız bu konuda açık bir şekilde bilgilendirilmeye muhtaçtır.
Sağlık çalışanlarımızın COVID-19’a yakalanmalarının iş kazası sayılmaması belki de “normalleşme” sürecinde sorgulanacak en önemli konulardan biridir.
Bilim Kurulunun talimatları doğrultusunda şehir içi toplu ulaşım araçlarındaki yüzde 50 kararı genelge ile kaldırıldı. Pandemi sürecinde dahi binmeye imtina ettiğimiz toplu taşıma araçlarında kaldırılan yüzde elli sınırlaması ile yolculuk yapmanın “normalleşme” sürecindeki güvencesi tartışılır bir durumdur.
16 Mart-31 Mayıs tarihleri arasında kapalı olduğu günler için özel okullar, kurs ve rehabilitasyon merkezlerinde telafi eğitimine başlanma kararı alındı. Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal’ın, “Okullarımız telafi eğitimine hazır. Öğrencilerimizin sağlığı için her türlü tedbir alındı, alınmaya da devam edecek” demesi “normalleşmekten” ziyade düpedüz özel okulların para iade etmemek için telafi eğitimini başlatmasından başka bir şey değildir.
65 yaş üstü olup birçok gençten sağlıklı olan kesimin evlere mahkûm edilmeleri mevcut sağlık durumları ile oynamak değil de nedir? Böyle bir durumda ise “normalleşmeden” asla söz edilemez!
Seyahat kısıtlamasının kalkması ile vatandaşlar otogarların yolunu tuttu. Kimi firmaların yarı kapasiteyi bahane ederek biletlere zam yapması, bazılarının ise tavan fiyatı da aşması da mı “normal”?
Otobüslerin kargo firmaları gibi çalışmaya başlaması ile firmalar bagaj için 50 lira ücret istemesi de “normale şayan” görünüyor gibi.
470 kilometrelik İstanbul- Ankara yolculuğu için daha önceden yolculardan 80 ila 100 lira arasında bilet ücreti talep ediliyordu. Ancak yarı kapasite uygulaması sonrasında bu tavan fiyat tarifesine göre en fazla 165 lira ücret alınması gerekirken otogardaki çoğu firma
180-200 lira arasında satış yapıyor.
Daha önceden 150 liraya satılan İstanbul-Hatay bileti 250-280 liradan satışa sunulurken 120 liradan satılan İstanbul-Antalya bileti 200 lira, 150 liradan satılan Kars bileti 300 lira, 140 liradan satılan Şanlıurfa bileti ise 320 liradan satışa sunuluyor.
Hadi gelin buna da “normal” deyin!
Kamu bankalarının, normalleşme sürecine geçiş ve sosyal hayatın canlanması için “konut kredisi”, “taşıt kredisi”, “sosyal hayatı destek” ve “tatil destek” olmak üzere 4 yeni kredi paketini hayata geçiriyor olması da mı “normal”?
Kredi faizi ne kadar düşerse ya da geri ödemesi ne kadar kolaylaşırsa, araç fiyatları da emlak fiyatları da aynı oranda artar. Yani son kullanıcının ne alım kolaylığı olur ne de ödeme kolaylığı.
Formüldeki göz boyası, “daha az faiz oranı ile daha çok kredi tutarı” oluyor!
Kısacası: “Biz faizi düşüremiyoruz, siz fiyatı yükseltiyorsunuz, faizin bir kısmını bu fiyatın içinden siz karşılıyorsunuz ve araç başına bize ödeme yapıyorsunuz, adına da faiz düştü diyoruz, gelsin satışlar.” Bu da “normalleşmenin” yeni şekli olarak gösteriliyor.
Pandemi sürecinde 11 Marttan beri evinde kalan, hiçbir geliri olmayan ve faturalarını ödeyemeyen vatandaşın yüzde kaçının bankalarca kara listeye alındığı açıklanmaz ve bu mağdurlara geri ödemesiz yardım yapılmazken, “sosyal hayatın canlanması” adı altında hala milleti soymayı amaçlayan sözü edilen kredi paketlerini açıkçası “normal” bulmak hiç de akıllıca görünmüyor.
“Tatil destek kredisi” alarak tatile çıkan vatandaştan; kalacağı otelde iki şezlong için günlük bin, aylık 24 bin lira talep ediliyor olmasının ne kadar “normal” olduğunu sizlere bırakıyorum.
24 bin liralık bu rakama ne oda, ne de yemek ücreti dahil değil üstelik.
Belirtilen bu iki kişilik aylık 24 bin, günlük bin lira olan pakette ise şunlar var:
- Maksimum 4 sandalye
- Maksimum 3 şezlong
- Gün içinde kişi başı ikişer plaj havlusu
- İki kez sıcak-soğuk havlu servisi
- 00-15.00’te meyve tabağı
- Yiyecek ve içecek harcamalarında yüzde 10 indirim
- Bütün bunlar ne kadar da “normal”!
Virüsten korunmada önemli bir faktör olan maske dağıtımını dahi beceremediğimiz bu süreçte “normalleşiyoruz” gitgide!