Yabancı yatırımcılar dünyada hangi coğrafyaları neden tercih ediyorlar, nerelere, neden giriyor ya da oraları neden terk ediyorlar? Hiç bu soruları düşündünüz mü?
Ülkeler eskiden ordularla işgal edilirdi. Çok ama çok pahalı orduların yerini “Yabancı Yatırımcı” kavramı aldı. Yatırımcı kimliklerinizle bir ülkenin içine dövizle giriyorsunuz, yatırım adı altında tek tek kaynaklarını satın alıyorsunuz. Ve işgalci olmamış oluyorsunuz ve kutsanmış yatırımcı olursunuz. Ne demek istiyorum tam olarak açıklayayım; “Yabancı yatırım” derken önce bir ülkeye üç kanaldan gelen her tür sermaye girişini anlamak gerekir. Bunlardan ilki olan, “Doğrudan yabancı sermaye” dediğimiz kavram, bir sektöre katma değer üretmek üzere gelen yeni yatırım ya da var olan yatırımdan pay satın alan sermaye, bir diğer çeşidi olan “Portföy yatırımı”, borsadaki hisse senedi ve devlet kâğıtlarına yatırım yaparak, ülkeye giriş yapa bilinilen sermaye ve son olarak, ülkeye kredi ve mevduat yoluyla giriş yapmaktır. Bana sorarsanız, bir ekonomik yapı için en tehlikeli olanı ise ekonomik bilgiden uzaklaşılmış olan ve gerçeklerden uzaklaşmış ekonomik politikalar üreten yapının kutsanmaya çalışılması dışında, ülkedeki yatırımcı adı altında var olan farklı düzeydeki ve dinamikteki görünmek istenmeyen hareketli yapılar.
Ekonomik krizin vurduğu, gelişmekte olan gelişemeyen bizim gibi ülkeler de yeni bir iş fırsatını yaratan ve kendisi için bir girişimci olarak sektörde etkin rol almak isteyen girişimci kişilere bir hisse karşılığında sermaye de sağlarsan melek yatırımcı olarak tanımlanmasıyla işleyen süreç, yabancı yatırımcılara da kurtarıcı gözüyle bakılmasına neden olmuş olabilir mi?
Yabancıların, Türkiye’deki doğrudan yatırımlarını da borsadaki yatırımlarını da son yıllarda azalttıkları görülüyor. Ama öteki yandan bizim ülkemizde; Yabancı Yatırımcılar yılın ilk beş ayında en fazla konut sektörüne yönelirken borsada da gayrimenkul yatırım ortaklığı hisseleri değer kazandığını ufak bir araştırmayla fark edebilirsiniz. Yılbaşından bu yana çok kazandıran hisse senetlerine bakınız. Çoğu gayrimenkul yatırım ortaklığı hissesi olduğunu da göreceksiniz. Bu tesadüf olabilir mi?
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, yabancılara yapılan konut satışları nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,1 artarak 6 bin 447 oldu. Nisanda toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,8 olarak gerçekleşti. Bu oranla yabancıya satışların toplam içindeki payı aylık bazda rekor düzeye yükseldi. Eğer doğru politikalar uygulanmazsa, önümüzdeki dönemde yabancı yatırımcılar açısından seçiciliğin attığı bir dönem olacak.
Kazançlarını artırmak isteyenlerin daha fazla alternatif seçenekleri göz önünde bulundurmaları gereken bir dönemdeyiz. Ama özellikle gayrimenkul satış ve alışında yabancılar arasında el değişimi söz konusu olması yabancıların rahat ve ferah seviyesi yükselmesi söz konusu iken iç piyasa da gayri menkullerin fiyatlarını artırıyor. Buna bağlı olarak, ülke insanının yaşam hakkı gereği olan konut edinmesine engel teşkil etmekte oluyor. Yabancıların aldığı her konutla birlikte aslında vatan toprağına ortaklık ve vatandaşlık söz konusu oluyor, alınan her gayrimenkul aslında bizler için büyük risk yaratıyor, kendi yurdunda sürgünde dönüştürüyor.
Ülkeler arasında artan emtia milliyetçiliğini düşündüğümüzde, yatırımlar konusunda farklı sektörleri ve ülkeleri ön plana çıkarıyor olsa da ülkemizde, yeni gelenlerin gayrimenkul yatırım ile Türk vatandaşlığı da kazanarak; yatırımlarını değerlendirebilecekleri ülke olmaya devam ediyor olması, “millî güvenlik sorunu daha fazla olmadan” bu konun, yaptırımlar ve devlet müdahalesiyle ivedilikle çözülmesi gerekiyor.
Güneşin, yabancı işgal yatırımlarının milli güvenlik sorununa dönüşmediği günlere doğması dileğimizle, Bereketli bir hafta olsun.
Dr. Bahar Zeynep Barut.
Beyond to Human R.M.C
https://beyondtohuman.com/