41. İstanbul Film Festivali kapsamında Birleşmiş Milletler Kadın Birimi İyi Niyet Elçisi Oyuncu Demet Evgar’ın katılımıyla gerçekleşen Beyaz Perdede #BenKadınım söyleşisi film endüstrisinde toplumsal cinsiyet eşitliğini masaya yatırdı.
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve İKSV ortaklığında 41. İstanbul Film Festivali kapsamında 13 Nisan Çarşamba günü gerçekleşen Beyaz Perdede #BenKadınım söyleşisi film endüstrisinde kadın temsili ve toplumsal cinsiyet eşitliğini masaya yatırdı. Yapı Kredi Kültür Sanat Vakfında düzenlenen, UN Women İyi Niyet Elçisi Oyuncu Demet Evgar, Film Yapımcısı Aslı Filiz ve Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik’i bir araya getiren söyleşiye üniversite öğrencileri katıldı. Prof. Dr. Nezih Orhon moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşi kadın hikayelerinin beyaz perdede ne kadar yer bulduğu, filmlerde kadınların nasıl konumlandırıldığı ve toplumun dönüşmesi için beyaz perdede atılması gereken adımlar hakkında nesiller arası bir tartışma ortamı sağladı. Canlı yayınla 25 bini aşkın izleyiciye ulaşan söyleşi İsveç Uluslararası Kalkınma İş Birliği Ajansı aracığılıyla İsveç mali desteği ile düzenlendi.
Beyaz Perdede #BenKadınım söyleşisi UN Women’ın Demet Evgarla ortak yürüttüğü #BenKadınım Kampanyasının ilk etkinliği. Demet Evgar’ın İstanbul, Şişli’de bir meydanda açtığı pankartla başlayan kampanyanın temel hedefi gerçek kadın hikayelerini görünür kılmak ve bu vesileyle kadınların güçlenmesine destek olmak. Film endüstrisinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, film, dizi ve reklamlarda kadın hikayelerinin, kadın başrollerinin artırılması ve kamera arkası görevlerde kadın temsilinin gözetilmesi için yapılacak çalışmaların ilk adımı olan Beyaz Perdede #BenKadınım söyleşisi üniversite öğrencilerinin hazırladığı pankartlara ev sahipliği yaptı.
Söyleşide konuşan Demet Evgar, film ve dizilerle yeniden üretilen toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine dikkat çekerken senaryolarda kadınların erkek perspektifinden ele alındığından bahsetti, “Film ve dizilerde kadınların medeni durumunu hep biliriz ama erkeğin ki ortada yoktur. Kadın ya kutsal ya cinsel obje olur. Anne rolünde çok sarı saç istenmez. Anneler seksi de olamaz. Genç ve alımlı kadınlarsa nedense hep erkek bir kahramana ihtiyaç duyarlar. Biz kadın kahramanlar görmek istiyoruz. Bu topraklarda bir çok kadın kahraman var ve her yerdeler. Kadın kahramanlar ortaya çıkmalı. Bu kahramanlar sarışın bir anne de olabilir, kilolu bir genç kadın da, mühendis de olur pilot da… Kalıp yargılardan arınmış, erkek gözünden değil kadın gözünden kadın hikayesini bizlerle buluşturan projelere ihtiyacımız var. #BenKadınım bunun için var.”
Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik film endüstrisinde kadınların maruz bırakıldığı ön yargı ve şiddete değindi ve konuyu örneklerle anlattı, “Eğer erkek yönetmen seti birkaç dakikalığına durdurursa “düşünüyor” derler, fakat yönetmen kadınsa nedense tüm seti “Eyvah tökezleyecek” endişesi sarar. Bunlara ve daha kötülerine sürekli maruz bırakılıyoruz. Şiddet sadece fiziksel değil, görünmez şiddet maalesef her yerde mevcut. Ben de buna maruz bırakıldım fakat filmlerimle konuşuyorum. Filmlerin bizim hikayelerimizi anlatması lazım. Erkeğin kanatları altında onu mutlu eden kadın, çiçek kadın, çile çeken kadın görmekten bıktık. Gerçek kadınları günyüzüne çıkarmamız gerekiyor.”
Söyleşide film endüstrisinde kadınların yaşadığı zorluklardan bahseden Yapımcı Aslı Filiz eşitsizliklerin kadın yapımcı ve yönetmenlerin üzerinde etkisi hakkında konuştu, “Ön yargılar ve eşitsizlikler endüstride kadınların varlığının artırmasına en büyük engel. Kadınların yönettiği, kadınların başrolde olduğu işler her zaman daha zor finansal destek bulur. Türkiye’de bağımsız kadın yapımcı ve yönetmen çok fazla çünkü barındırılmıyorlar. Sektörde erkeklerden üç kat daha fazla çalışıp, üç kat daha fazla kendinizi göstermek zorunda kalıyorsunuz. Bunun sebebi sadece kadın olmanız. Bu sistemin değişmesi, film endüstrisinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması lazım. Seyrettiklerimiz bizleri dönüştürme gücüne sahip.”