Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Antalya’lıyım. Üniversiteye kadar orada yaşadım. Ailem orada ve her yaz bir iki ay giderim.
4 yıl Müjdat Gezen Sanat Merkezi’inde Adnan Ataman ve Seha Okuş gibi birbirinden değerli hocalardan eğitim aldım. 5 yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Konservatuvarında okudum. Ardından Yeditepe Üniversitesinde Eğitim ve Gelişim Psikolojisi üzerine master yaptım.
Hayat öğrenimim hala devam ediyor. J
Milli Eğitimde, 6 dönem müzik öğretmenliği yaptım. Çocuk ve gençlik koroları hazırladım.
Müzikal oyunculuğu yaptığım dönem öğretmenliği bıraktım ve bir daha dönmedim.
Bu günlerde Şan dersi, vokal koçluğu ve ses terapisi yapıyorum.
Ara ara dinleyicilerimle buluşma konserleri oluyor.
Yazıyorum.
2 kitaplık şiirim birikmiş ben farkına varmadan. Bir roman hazırlıyorum. Bir kaç senaryom var. İyi bir yapımcı ve yönetmen olursa neden olmasın J.
Bir müzikal yazdım, sponsor bekliyor.
Müzik sizin için su ve ekmek gibi önemli mi? Ya da müziksiz nefes alamıyorum düşüncesi hakim mi?
Evet, müzik benim hayatımın ortasında ve fakat ekmek, su, nefes gibi büyük tanımlamaları doğru bulmuyorum.
Müzik olmazsa elbette çok eksik kalırım ama ölmem…
Hiçbir şeye bu kadar büyük anlamlar yüklememek gerektiği kanaatindeyim.
Bizim için önem arz eden şeylere hayati anlamlar yüklemeyi sağlıklı bulmuyorum.
Bir entrümanist düşünelim; olmasın ama oldu ya felç oldu ve bir daha enstrüman çalamayacak.
Ölüm değil bu!
Anne babanızı hatta çocuğunuzu kaybediyorsunuz yine yaşıyorsunuz. Hadi nefes almadan yaşayın bakalım.
Önem bildirmek için bu kadar büyük kavramlara gerek yok.
Müzik benim için önemli hem de çok önemli.
Albümünüz Gülistan hazırlanırken neler hissettiniz?
Çok heyecanlı bir süreçti. Birbirinden değerli müzisyen arkadaşların katılımıyla bir ürün çıkarmaya çalışıyorsunuz; onlara ve dinleyicilerinize, hocalarınıza layık olma kaygısı taşıyorsunuz. Haliyle yorucu fakat bir o kadar da keyifliydi.
10 Mart’ta yeni bir çalışma yaptım, söz müzik bana ait “Aşk Olsun” diye bir ayrılık şarkısı. Ama yine de annemin adını verdiğim Gülistan albümüm ilk çocuğum, ilk göz ağrım, anam o; farklı..
Neden Rock diye sorsam?
İnsanların yaşam biçimleri işlerine yansır. Benim hayatı yaşayışım da rock müzik felsefesine uzak değil. Rock bir karşı duruş, baş kaldırı müizğidir. Her ne kadar rock’n roll kralı olarak Elwis Presley bilinse de rock’ın roll gettolardan çıkmıştır. Sisteme ve eşitsizliğe karşı duran zenci mahallelerinden çıkmıştır rock’n roll.
Haliyle benim başka tür müzik yapma durumum olamazdı, yaşam biçimim rock!..
Başka albümlerin hazırlığı var mı?
Albüm olayı yavaş yavaş tarihe karışıyor. Dijital platformda ve tek tek çalışmalara döndü artık.
Dediğim gibi 10 Mart günü yeni bir tekli çalışma yaptım, Youtube sayfamda paylaşımda.
https://www.youtube.com/watch?v=1gBLHHXvoIA izlemek isteyen olursa..
Kendinize örnek aldığınız yerli ve yabancı müzisyenler kimlerdir?
Örnek alma evresini, hem yaş hem deneyim olarak hayli geride bıraktım. Hayranlıkla dinlediğim sanatçılar elbette var.
Mesela ekolüm dediğim; folk rock müziğin en tepesindeki Cem Karaca.
Popülist bir algıyla -her rockçu Cem Karaca’yı sever- özentisinden öte bir hayranlık benimkisi. Çok özel bir ses karakterine sahip. Gerçek bir ses artistidir o.
Bir vokal hocası olarak baktığımda da değerlendirmem budur.
Edith Piaf’ı çok özel bulurum ve çok severim. Joan Beaz hem duruş hem sanatçı kimliği olarak hayranlık duyduğum bir sanatçıdır.
Etnik müzik severim, Muharrem Ertaş mesela. Çok çok özel bir sanatçıdır.
Gibi gibi…
Müzisyen olarak kendinizi gelecekte nerede görmeyi düşünüyorsunuz?
Olmak istediğim yerdeyim aslında. Sisteme çok uyumlanamayacağıma göre geleceğim yer, olsa olsa bunun bir tık üstü olabilir.
Star olmak gibi bir beklentim yok. Zaten bunu karşılayabilecek bir kişilik yapısına da sahip değilim. Aklı başında, hayat ve sanat algısına sahip bir avuç insan yeter bana. Dersime gelen başarıp gitsin, konserime gelen mutlu çıksın. Daha ne ister ki insan?!
Şafak Pala’nın bir günlük yaşamı nasıl seyrediyor?
Şafak Pala’nın günü maalesef öğlen başlıyor. Genelde gece yaşıyorum ve haliyle geç yatıyorum. El ayak çekilince üretebiliyor insan. Bir müddet sonra hayat biçimi haline geliyor. Öğleden sonra öğrencilerim geliyor. Derken akşam olmuş.
Pala Günlük adında bir güncem var.
Gündemde beni rahatsız eden ya da heyecanlandıran bir şey varsa, onu yazıyorum.
Zihnim ziyadesiyle hareketli olduğu için hayat biraz sakin bir akışla devam ediyor.
Tiyatro ve sinemaya ilginizi sorsam?
Sinema önemli ve çok film izliyorum. Felsefesi olan filmleri daha çok tercih ediyorum. Kim Ki Duk hayranıyım. Ben de senaryoyla ilgilendiğim için rejisörün yanında bir sandalyem var oradan izliyorum genelde. Tiyatro da önemli tabi ki mümkün olduğunca takip ediyorum. Operaya gitmeye çalışıyorum.
En son okuduğunuz kitap?
Filibeli Ahmet Hilmi’nin A’mak-ı Hayal (okuyorum.)
Hayatınızda vazgeçemedikleriniz?
Anam.
Yaşasaydı babam da olurdu.
Hobileriniz var mı?
El sanatlarını seviyorum.
Hobi sorusuna kitap okumak, müzik dinlemek deme gafletinde bulunanları da öfkeyle kınıyorum. Müzik nasıl hobi olabilir? Ben hayatımı verdim daha yarısına gelemedim, çıkıp birisinin hobi demesi anlaşılır gibi değil.
Burcunuzla karakteriniz örtüşüyor mu?
İkizler burcuyum
Sahneye çıkmaya ramak kala repertuar değişebilir.
Hazırladığım giysiden vaz geçilip yoldan başka bir şeyler alınabilir.
Parlamamla gülmem arasında saliseler oynar.
Sanırım sanatçı yanımda oradan.
Gevezeliğim!
Geveze olmayan birisi yazamaz gibi geliyor bana
Ya da yazmaya eğilimli herkes gevezedir J
Dinleyiciye/izleyiciye notumdur:
Sistemin dayattığını almak yerine siz belirleyici/seçici olun!
Kimi dinlediğinizi, kimi izlediğinizi bilin.
İçinizdeki gücü keşfesin.
Biz istersek ve birlik olursak her şey çok güzel olur.
Sevgilerimle…