“Yedi Saat” Bir insan yaşamının yedi saatte nasıl son bulduğunu ya da yeni bir başlangıç için yaşamın nasıl yedi evresinden geçtiğini anlatan bir tiyatro oyunudur.
Hayatın içinde var olan “Aşk, ihanet, aldatmaca, sabır, düzen ve düzensizlik, mecburiyet, zamana bırakma, alışma, özgür hissetme, mutluluk, hüzün, tebessüm ve gözyaşı” gibi olguların içinden, yeniden bir yaratım ya da yok oluş biçimi ile hayatı resmetmek isteyen bir insanın hikâyelerine şahit oluyoruz “Yedi Saat” oyununda.
Yaşam bir yolculuksa ve bizler de yolcuysak durduğumuz yer ile hedeflediğimiz yer arası ne kadar uzak olabilir ki?
Bir insan hayatta kaç kere aşık olur?
Kaç kere özler?
Aşkın süresi var mıdır?
İnsan gerçekten affedebilir mi?
Mutluluk kurulur mu, bulunur mu?
Kendi dünyamızın neresinde duruyoruz?
Sorular ve sorular…
“Yedi Saat” bize sorularla yaklaşıyor. Cevapları ise herkesin kendi hayatında bulmasını istiyor.
Oyunun hikâyesini, Hakan Yeni ve Yazarlığını da Oğuzhan Portakal üstlenirken, Yönetmenliğini Act Sanat Atölyesi kolektif biçimde yapıyor. 8 Nisan Cuma günü Prömiyer yapacak “Yedi Saat” oyunu için gün sayılırken bizler de Oyuncu Hakan Yeni’ye sorularımızı sorduk.
Oyunun Adı “Yedi Saat” ve içeriğinde de 7 ayrı saatte gerçekleşen hikayeler var. Bunun nedeni nedir?
Hakan Yeni: “7” İnsan hayatında çok önemli bir rakamdır. Tam olmanın ve Mükemmelleşmenin rakamıdır. Haftanın 7 gün olması, 7 gezegen olması,7 metal parçanın olması ve 7 tane Kıta’nın olması, 7 temel renk olması, Müzikte 7 Nota bulunması, dinler noktasında da 7 rakamının özelliği çok büyüktür örneğin 7 baş melek vardır gibi birçok madden ve manen birçok noktada 7’nin gizemini görebilirsiniz. “Yedi Saat” aslında temelde buradan geliyor. Hikayemizi yedi ayrı saat diliminde kronolojik sırayı önemsemeden oluşturduk. Yazım aşaması da bu noktada bize daha evrensel bir dil kullanmamızı sağlıyor.
Oyuna nasıl karar verdiniz?
Hakan Yeni: Aslında Mersin’de tanıştığım herkes neredeyse sahneye çık diyordu. Yaklaşık iki senedir bunu duyuyordum Mersin’de. Ama tiyatro hadi istiyorlar bir oyun yapalım diye uygulanacak bir durum değildir. Bir konu üzerine iyi bir fikirle seyirci karşısına çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa dünya tiyatrosunda sayısız metin var. Elinize birini alın çıkın sahneye. Bu bana pek doğru gelmiyor. Anlatacağınız bir hikâyeniz varsa ki, bunun oluşması belki yıllar sürebilir. Biraz konunun, hikâyenin, anlatacağımız meselenin kendisinin oluşmasını bekledim. Sanıyorum da oluştu. Bu oyun için 5 senedir çıkmadığım sahneye çıkıyorum.
5 sene önce tiyatroyu bırakmış mıydınız?
Hakan Yeni: Bırakmadım tabii ki, Tiyatro yönetmenliği yapıyordum. Yine tiyatronun içerisindeydi. Hayatım tiyatronun içinde geçti. Benim için bu yoldan dönüş biraz zor. Çocukluğumdan beri tiyatro okuyorum Güzel sanatlar lisesi tiyatro bölümü çıkışlıyım. Tiyatro Yönetmenliği Yüksek Lisansına kadar gittim. O yüzden dönüşü zor. Ama sahneye çıkma fikri için de iyi bir oyun, iyi bir ekip, iyi bir prodüksiyon, iyi bir fikir istiyordum. Sanırım onu da buldum. Şimdi de hazırlanıyorum.
8 Nisan Oyun gününü hazırlıklar nasıl gidiyor?
Hakan Yeni: Oyunun ilk tanıtım afişini yayınladık. Güzel reaksiyon aldık. Bu da bizi tabii ki daha da heyecanlandırıyor. Tabii ki mutlu oluyoruz. Oyunun prömiyerini 8 Nisan Cuma günü Act Sanat Atölyesinde yapacağız. Sanıyorum seyircilerimiz de bizi oyun süresinde yalnız bırakmayacak. Yalnız bu işlerde şöyle bir durum var, Sahneye çıkanların haricinde bir de bunun sahne arkası da var. Sahne arkasında bizimle beraber olan tüm ekibime şimdiden teşekkür etmek istiyorum. Tiyatro sanılanın aksine çok uğraş isteyen, çok emek isteyen bir iş sadece sahne önü değil sahne arkasında da bu işe gönül vermiş insanları da unutmamak gerekiyor. Tabii sizlere de ayrıca gösterdiğiniz ilginiz için teşekkür ederiz.