“Gemi kargosunu gümrüğe bildiren belge” tanımı dışında, kelime kökeni olarak İtalyanca manifesto veya Fransızca manifeste “yeminli ifade [esk.], imzalı bildiri” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince manifestum “‘el basılmış şey’” sözcüğünden evrilmiştir. Latince sözcük Latince manus “el” ve Latince fendere, fest- “basmak, vurmak” sözcüklerinin bileşiğidir.
Yukarıdaki etimolojik açıklamadan sonra, gelelim şu “manifesto”nun siyasi tanımlamasına…
Oysa “manifesto”, hem tarihsel ve teorik hem de devrimci bir örgütün eylem ve amaçlarını ifade eden bir belge olarak tanımlanmaktadır.
Tarih, “manifesto” örnekleri ile doludur. Hemen bakınız, ilk akla gelen “manifesto”ları şöyle bir sıralayıvereyim sizlere:
-Friedrich Engels, Karl Marx “Komünist Manifesto”
-Wolfgang Brochert “Hayır De!”
-David Armitage, Jo Guldi “Tarih Manifestosu”
Bunların dışında Che Guevara’nın, Rosa Luxemburg’un “Manifesto”ları da bilinmmektedir.
Sırası gelmişken… Komünist Manifesto’nun ilk yayın tarihi 21 Şubat 1848’dir ve “manifesto”ların ana fikri, “geçmişin bilgisi, gelecekte ne ölçüde özgür iradeye sahip olacağımızı anlamaya yarayan bir kaynaktır.”olarak özetlenebilir.
Kısacası, dünya tarihinde açıklanan “manifesto” sahipleri genellikle “sosyalizm, anti-kapitalist” düşünce yapısını savunan fikirler olmuştur.
Bu düşünceden yola çıkarak, bu ülkenin Cumhurbaşkanının, 16 yıldır iktidarda olan bir liderin halkının karşısına çıkarak bir “manifesto” duyurusunda bulunması, oldukça ironik bir durumdur.
Açıkçası kendi kendime “acaba mevcut ülke durumuna kendi içinde bir karşı çıkışı mı var?” diye sormadan geçemiyorum.