Su altı müzesi, su altı otelleri derken sonunda bu da olsun; Su altı marketi! Pasifik Okyanusu’ndaki Maldiv Adaları’nın 3 deniz mili açığında belirlenen bir konumda su altı marketi kurulması planlanıyor. Ürünler, denizin 88 metre derinliğinde bulunan batık bir tropikal adada 497 metrekarelik bir alana yerleştirilecek. Ancak bu marketten ürün alabilmeniz için aşağıda yazacağım belgelere sahip olmanız gerekiyor:
- Lisanslı dalışçı olduğunuzu gösteren bir belge (Uluslararası geçerliliği olmalı),
- Tam teçhizatlı dalış ekipmanınızın bulunması (dalış öncesinde görevliler tarafından kontrol edilecek),
- Maldivler Cumhuriyeti Merkezi Dalış Federasyonu tarafından alınacak bir izin belgesi,
- Sağlık raporu,
- 18 yaşından küçükler için anne-baba muvaffakatnamesi.
Ürünler, su ve deniz kimyasallarından etkilenmemesi için özel bir ambalajla kaplanacak. Arge birimleri ambalaj üzerindeki yazıların silinmeden uzun süre kalabilmesi için araştırmalarına hız vermiş durumdalar.
Sıkıldınız mı? “Hiç gidemeyeceğimiz bir marketi bize neden anlatıyorsun mu dedi birileri”? Kulaklarım çok keskindir, baştan söyleyeyim. Hatta “Bize ne hiç erişemeyeceğimiz ürünlerin ambalajlarından!” diyenler bile oldu. Resmen duydum. Oysa bu ihtimaller size ne kadar uzaksa, bize o kadar yakın!
Bir markete gittiniz diyelim. Tamam, öyle uzak diyarlardaki bir market değil evinizin sokağındaki bir markete. İstediğiniz ürünleri raflardan tek tek seçip aldınız. Peki, ambalajlarına hiç dikkat ettiniz mi? “Yooo, nesine dikkat edeceğiz? Hem niye edecekmişiz ki?” diyorsanız buyurun bir de buradan bakalım.
Görme engelli biriyseniz, marketteki birçok ambalajın aslında birbiriyle aynı olduğunu bilirsiniz. Gören arkadaşlarımız için sıralayalım:
- Biber salçası, domates salçası, bamya, fasulyeler ve diğer konserveler için aynı teneke kutular,
- Cipsler, bisküviler, kekler, sakızlar ve şekerlemeler için aynı türden naylon ambalajlar,
- Kabartma tozu, vanilya, karbonat ve maya çeşitleri için hep aynı boyut ve şekildeki kâğıt ambalajlar,
- Yağlı yağsız bütün sütler, her türlü meyve suyu veya nektarı için hazırlanan karton ambalajlar,
- Pudingler, hazır çorbalar, köfte harcı, tatlı malzemeleri için hazırlanan kâğıt ambalajlar,
- Deterjanlar, çocuk bezleri, kâğıt ürünler için hazırlanan naylondan ambalajlar,
- Şampuanlar, saç kremleri için kullanılan kutular,
- Bütün markaların aklınıza gelebilecek her türlü yağı için kullanılan teneke, plastik veya kâğıttan ambalajlar,
- Peynir, dondurma, yoğurt, dondurulmuş köfteler, dönerler ve daha birçok ürün için kullanılan plastik kutular,
- Cümle baharatlar, Hindistan cevizi ve diğer tatlı süsleme ürünleri…
Yukarıda yan yana saydığım bu ürünler hangi marka olursa olsun sözleşmiş gibi hep aynı şekilde ve aynı ambalaj maddesini kullanırlar. Ketçap ve mayonezi gören tek yumurta ikizi sanır. Kabartma tozunu kare, vanilyayı dikdörtgen yapmak kimsenin aklına gelmiyor mu? Puding ile işkembe çorbasının ambalajları niçin birebir aynıdır? Ton balığı ile konserve mısır için de aynı soruyu soralım. Kozmetik ürünlerine girmiyorum bile; çünkü orada kayboluruz.
Ürünün ne olduğunu anlayamadığımız gibi fiyat ve içeriğiyle ilgili de hiçbir bilgi edinemiyoruz. Şahsen aldığım ürünlerin içerikleriyle yakından ilgili olmasam da en azından son kullanma tarihlerini bilmek isterim. Şimdi bu haliyle bizim açımızdan bakıldığında su altı marketinin bizim klasik marketlerden ne farkı var? İkisine de erişebilmek, ulaşabilmek o kadar zor ki! Size uzak olan bize o kadar yakın ki! Halbuki, bütün markaların tek bir çatı altında toplandığı bir barkot uygulaması geliştirilse, bizler de açsak cep telefonlarımızdaki uygulamayı, ürünün barkodunun üzerine tutup okutabilsek bütün bilgileri, ne güzel olurdu değil mi?
İçinizde “Bana çok enteresan geldi. Su altı tutkunuyum zaten. Dalmayı iyice öğrenirim, tüm gerekli belgeleri de hazırlayıp alırım dalış ekipmanlarımı, illa ki o markete giderim.” Diyenler varsa, peşinen söyleyeyim, “Gidemezsiniz!” Çünkü böyle bir market yok. Zaten bilen de bilir, Maldivler Pasifik’te değil Hint okyanusundadır.