Adımızı nerelere yazarız? Tam bir haftadır bu sorunun cevabını düşünüyorum.
- Çok olağan olarak nüfus kâğıdımızda, diplomamızda, ehliyette, pasaportta yazar adımız. Üzerinde çok da konuşulacak bir şey değil bu.
- Çocuğumuzun anne ve baba hanesinde yazar adımız. Bu da çok normal gibi geliyor. Ama, durun bir dakika. Geçenlerde okuduğum bir yazıya göre Afganistan’da kadınlar bu hakkı ancak 2020 yılının Eylül ayında kazanabilmişler. Ek bir bilgi olarak not düşüp devam edelim.
- Hadi bir sevdiğimiz var diyelim. Onun da kalbine yazalım adımızı. Sonrasında gelsin davetiyeler, evlilik cüzdanı.
- Gençtik, cahildik. Okuldaki sıralara, oturduğumuz banklara, o da yetmedi ağaçlara sevdiğimizin adının tam yanına yazdık adımızı. Arasına da bir kalp kondurduk mu on numara beş yıldız…
- Fanatik bir taraftarsak eğer, takımımızın formasına yazdırırız adımızı.
- Ajanda, kalem, cüzdan gibi kişiye özel tasarım bir hediye aldık ve o da ne! Üzerinde adımız yazıyor. Buna kim sevinmez ki?
- İş yerindeki odamızın kapısındaki tabelaya yazdık. Hatta hızımızı alamadık, masanın üzerine de bir isimlik yaptırdık.
- Çok zenginiz. Parayı nereye saçacağımızı bilemedik. Adımıza bir yıldız satın aldık. Kim karışır?
- Bir tv programının ya da bir sinema filminin jeneriğinde aktı adımız. Kim bilir, belki de günün birinde bir kitap kapağında yazar. Ne güzel olur değil mi?
- Bir hastane, okul veya caddenin adına verilse adımız… Hem de biz böyle bir şey talep etmeden… Sırf o ilçeye yaptığımız hizmetlerden dolayı ödüllendirilmiş olsak mesela… Çok mu imkânsız?
- Belki de bir girişimci ruhuyla tıpkı Eyüp Sabri Tuncer veya Adi Das gibi bir markaya dönüştürürüz adımızı.
- Bir konu üzerinde yoğunlaşıp çok çalışırsak Guinnes Rekorlar Kitabı’na bile yazdırabiliriz. İsteyelim yeter!
- Bir etkinliği desteklediğimiz veya bir yarışmayı kazandığımız zaman aldığımız plakette yazınca adımız, ne de haklı bir gurur yaşarız!
- Pek azımıza nasip olsa da bir kahraman olup tarihe bile yazılır adımız. Hatta altın harflerle bile kazınır.
- Kayahan’ın gönül sayfasında açık seçik yazılır, Attila İlhan’ın aklına mıh gibi kazınır.
Düşünüyorum düşünüyorum.
- Tamam, en son olarak da mezar taşına yazılır adımız. Aklıma başka bir şey gelmiyor.
Şimdi ben bu kadar şeyi niye mi sıraladım? Elbette bir sebebi var. Hemen anlatayım sevgili arkadaşlar:
Bir mezar ziyareti sırasında mezarın yan duvarının alt tarafında mermer bir taşta mezarı yaptıran kişinin adının yazılı olduğunu gördüm. Hayretlerim şaştı doğrusu. Ben ki çeşme yaptıranların bile adını yazdırmalarına pek sıcak bakmam, ama bu üstün zeka karşısında şapka çıkardım. Yani 39 yaşındayım. On defa daha 39 yıl yaşasam, adımı mezar yaptıran kişi olarak yazdırmak aklımın en ücra köşesinden bile geçmez. Şimdi bu neyin egosu? Ölen kişiye karşı duyulan vicdan azabıyla yapılan bir şey mi ya da o güzelim adımızı yazacağımız ebedi bir reklam mecrası keşfi mi? Vallahi ben bulamadım, bilemedim. Adını sen koy…