Hani bir söz vardır “insan doğulur ama insan kalmak zordur”. İnsan kalabilmek de ciddi iradi bir mücadele gerektiriyor bu gün.
Kadınlığın ve erkekliğin insan olma durumundan sonra gelebildiği bir dünya mümkün mü?
Öncelikle kendi adıma konuşmalıyım ki böyle bir dünya mümkün ya da mümkün olmalı. Ben önce insanım demeye yakışacak bir hayat sürmek için ciddi mücadele veriyorum kendimce tabi. Ne kadar başarabildiğimi bilmiyorum ama çabalıyorum bunca öğretilen ezberlere karşı, azınlık olduğumu bazı konularda tek başıma kalabilecek olmamı bile bile.
Kabul etmiyorum, inanmıyorum sadece doğru soruları sormaya çalışıyorum yaşamın tümüne dair.
Her sorunun cevabı, yeni bir sorunun başlangıcı değil midir?
Yaşanmış bir olayın sonucunu olduğu gibi kabul etmek yerine neden? Sorusu zor ama bir o kadar da insan olmaya yaklaştırmıyor mu bizi, acı verse de.
Soruların kaynağı sorunlar var oldukça, yani yaşadıkça, nefes aldıkça bu eskimiş dünya üstünde kapladığımız yeri terk edinceye kadar ne kadar yok sayabiliriz bu sorunları, ya da oldukları gibi, bize söylenen gibi kabul edebiliriz? Ya da görmezden gelirsek masum olduğumuzu söyleyebilir miyiz?
Dünya üstünde düşünebilme özelliğine sahip tek canlı olduğumuz halde bu özelliğimizin körelmesine neden izin veriyoruz.
Ya da köreltilmesine!
Etrafımızdaki olan biteni, televizyondan adeta bir film, bir belgesel izler durumuna ne zaman geldik ya da hep mi böyle miydik?
Filler ve Kurtlar; bildiğim kadarıyla sürü halinde yaşayan canlılar. Bizim olduğu gibi kuralları var onların bizden farklı olarak zamanla bozulup değişmeyen.
Bu “hayvan” sürüleri yavrularına birlikte sahip çıkarlar. Ailede bakıma muhtaç, güçsüz bir yavru zor duruma düştüğünde sürünün en tecrübelisi müdahale eder. Önemli değildir o yavrunun kime ait olduğu. Çok şahit olduğum bir başka durumda kedi ve köpeğin insan yavrusuna nasıl davrandığı. Onun bebek olduğunu bilerek. İnandıkları bir Dinleri de yok öbür dünyada onları cezalandıracak…
Ya bizim sürüde?
Leyla, dört yaşında dünya güzeli bir kız çocuğu. İhtimal amcası tarafından tecavüz edilerek öldürüldü.
Aşiret mensubu aile, anne haricinde ifadelerini değiştirdiler amcalarını korumak için. Küçük bir çocuğun yaşama hakkını savunacaklarına. Ve “insanı” korumakla yükümlü “adalet” çaresiz kalmış bu durumda. Televizyon haberlerinde izledim, aynen bir film bir belgesel gibi.
Bu nasıl bir “insan” kolonisi, nasıl bir insan “sürüsü”. İnsan doğmuşlar!
Burada benim beynim yanıyor işte. Sorularım fena halde iniyor derinlere!
Tekrar dirileceğine inanmış Mısır firavunları gibi hazinesiyle gömülme şansının olmayacağını bilen yalnızca iki metre patiskayla iki metrelik bir topak hakkının tek gerçeği olduğunu bilen insanoğlu.
V o çok korktukları “kul haklarıyla” dolan keseleri, banka hesapları, evleri, mücevherleri yedi cetlerine yetecek hazinelerini korumak için, cepli kefen de bir çözümdür bence, ya da uzaydaki yaşama umuduna bir planları vardır diye düşünüyorum.
Neden diye sorduğumda yine beynim yanıyor.
Yoksulluk içinde