Bu haftaki konuğumuz AYLİN DİNÇ. Devlet Konservatuarı Opera Şan Bölümünden mezun olan Aylin Dinç, Yüksek Lisansını Popüler ve Caz müzik üzerine yapmış. Devlet Tiyatrosunda müzikal oyunlarda çok uzun süredir görev alıyor. Şu anda ise Ankara Büyük Şehir Belediyesi Genel Sanat Yönetmenliği görevinde.
Dans eden özellikle Latin danslarını çok seven, şarkı söyleyen, ata binen ve dizi oyunculuğu da yapan çok donanımlı bir kişi.
Bize kendinizi nasıl ifade edersiniz diye sorduğumda;
“Yaz oldum kış oldum,
Gönlümün mevsimi neyse o oldum.
Gündüzden gece olunmaz mı? Oldum!
Geceden bir tutam ay, birkaç yıldız doldurdum cebime,
Sürdüm yüzüme, güneşten aydın ay yüzlü oldum.
Uyandım rüya oldum…
An geldi uyuyunca uyandım, gerçek oldum.
Gözümden gönlüme akanla su oldum.
Yürüdüm, koştum toprak oldum.
Kimi zaman esip rüzgâr oldum,
Döndüm içime Aylin oldum.” şeklinde ifade etmişim kendimi.
Kendini anlatırken hissedilen lirik ve naif havası kararlı ve güçlü duruşuyla insanı etkisi altına alıyor. O çağdaş bir Türk kadını.
Sanatla ilk tanışmasını merak ediyorum bu güzel insanın.
Doğal bir süreç aslında. Daha okuma yazma bilmiyorken kendiliğinden gelişen bir refleks… Eve gelen misafirlere her an hazırda bulunan müziklerim eşliğinde gösteriler yapıyordum. Gösterilen figürleri, yönlendirmeleri hemen taklit edip yorumlamak… Ailemin sanatla olan resim, müzik, dans alanındaki yoğunlukları Dolayısıyla zamanla hayata daha da estetik bir gözle bakabilme ve bir şeyleri güzelleştirme dürtüsü insanı sanatla zaten bir bütün kılıyor. Sonrası bale, resim, müzik, tiyatro…
Bu kadar sanatın içinde olan insanın sanat olan bakışı nasıl acaba?
Tüm sanat dallarının temelinde ‘büyü’nün var olduğuna inanırım. Büyü merak uyandıran, tetikleyen ve var edendir. Sanatın büyüsü insanların dünyaya, birbirlerine, tüm evrene verdikleri ödüldür. Bir şeyi değiştirebilmek, geliştirebilmek, duyguları paylaşabilmek, tanışabilmek, tanıyabilmek sanat demek benim için. Hayatın koşturmacasıyla, derdiyle, tasasıyla olduğu gibi güzellikleriyle de tanışabilmek demek.
Ülkemizin sanat politikasını belirleyecek olsa acaba Aylin Dinç neler yapmak isterdi?
Sanata, sanat olana, belki bir çıkarımla, sanatçı kadar yakın olmayı gerçekleştirmiş bir toplum algısı oluşmalı, şekillenmeli, sanatsal etkileşim, değişim ve dönüşümle düşünsel bir ivme kazanmalıyız. Bunu yaparken geleneklerimizden kopmadan, geçmişi, bugüne, yarına evriltmeli ve sanatsal kaygı eşiğimizi, çıtamızı daha yükseğe taşıyalım isterim. Gençlerin sanat aşkı, tutkusu karşısında önlerindeki tüm duvarları yıkmak isterim. Daha iyisi, daha güzeli için teşvik eder, sanatçıların mesleklerini yapabilmelerine daha çok mecra tanırdım. Tabi her ne olursa olsun disiplin, çalışkanlık ve azim derdim, çalışalım ve azmedelim. Ve bu bilinci öyle güzel yayalım ki; doğudan batıya sanatın dokunmadığı hiçbir kimse kalmasın isterim.
Son sorumu da “Okuyucularımıza söylemek istediğiniz neler var” diyerek soruyorum.
Bugün bu cümleleri kurabilmenin bilincini ve keyfini yaşatan, duayenlerimize, hocalarıma, elimden ilk tutan Hocam Asuman Bora, Mustafa Yurdakul, Ecder Akışık, Erol Kardeseci ve daha birçok kişiye sonsuz teşekkürlerimle.
Şiirlerle, aryalarla, güzel boyalarla boyanmış, güzel cümlelerin yankılandığı bir dünya mirasımız olması dileğiyle yarınlara.
Ne güzel söylemiş Aylin Dinç. Kendisine bu güzel sohbet için çok teşekkür ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum.