Kriz dönemlerinde herkesin aklında soru olarak meslek örgütü sorumluluğuyla hareket eden topluluklar ülkemizde çözüm adına neler yapmalıydı?
Tüm dünyada uygulanan neoliberal politikaların insanları mutlu etmediğini ve bir avuç topluluğun emek üzerinden hegemonya yaratıp, tüm dünyayı sömürdüğünü her birimiz net olarak bilmekteyiz. Üretim alanlarında ve işyerlerinde salgına karşı bulaşmayı gerçekten ortadan kaldırılacak önlemler alınmalıydı. Aşılama özellikle üretime katkıda bulunanlara yapılması krizi bu denli büyütmeyecek iken içe dönük aşılama politikası yerine dışarıya aşıların gönderilmesi sayıları artmasına bir faktör bunu görmezden gelmek körlük olacaktır.
Tüm dünyada baş gösteren covid 19 ile birlikte ekonomik çöküşün küresel krizle birlikte büyük ekonomik ve sosyal sonuçlar doğurmaya başladığını görmekte ve okumaktayız. Salgın süresince herkesin işi ve geçimi devletin güvencesinde olması gerekiyor olmasına rağmen destekler yetersiz kalınca çöküşler hızlanmaya başladı.
Kapitalizmin kendi doğasından kaynaklı büyümeye giderek devam eden krizin, neoliberal politikaların iflas ettiğinin göstergesi olduğunu net olarak görmekteyiz.
Covid 19 ile birlikte ülkede var olan ekonomik gelir adaletsizliğinin uçurum düzeyinde olması da, bugüne kadar yaşanan krizlerin mağduru olan işçileri, üretici köylüleri ve yoksulları daha fazla uçurumdan hızla aşağıya ittiğinin de farkında olmak gerekir.
Kriz dönemlerinin sadece ekonomik süreçleri değil, toplumsal ve siyasal yapıyı da derinden etkilediğinin farkında olunması gerekiyor. Ekonomik alanda alınacak önlemlerin siyasal alanlarda alınacak tedbirlerle de desteklenmesi gerektiğini açıktır.
Krize karşı toplumun büyük kesimini içine alan, Sosyal dayanışma yaratacak desteklerle ve teşviklerle, üretimi, istihdamı teşvik eden, iş güveliği sağlayan, gelir dağılımı adaletsizliğini ortadan kaldıran, emeği koruyan önlemlere öncelik verilmelidir.
Çok sayıda fikri mülkiyet vasfına sahip ve üretime katkısı bulunan çalışanın işinden olduğunu kabul etmek ve eleştirilere kulak kapamak yerine dikkate almak gerekmektedir.
Krizin küçük ölçekli işlemeler ve emekçilerin sırtına yük olmasını engellemek için tüm STK’lar ve Meslek odaları bir an önce çözüm için bir araya gelmeliler. Aksi taktirde yaşanan sorunların halkın canını daha da yakacağı aşikardır. Kriz karşısında en çok savunmasız olan kesimi kentte yaşayan çalışmak zorunda olan ve kırsal alanda üretmek zorunda olan yoksullar oluşturduğu unutulmamalıdır.
Borçlar uzun vadede ertelenmesi gerektiği gibi Erken emeklilikle ilgili prim sayısını dışardan yatırmak ve emekli olmak isteyenlere şans verilmesi genç nufun üretime daha fazla katılımını sağlamak adına önemli bir detaydır.
Emek ücretinden alınan vergi ve sigorta kesintileri azaltılarak istihdam özendirilmelidir.
Yeni yatırımlarda istihdam ağırlıklı pozitif ayrımcılık içeren projeler teşvik edilmelidir.
Turizm başta olmak üzere istihdama olumlu katkıları olacak sektörler desteklenmelidir.
Ülkemiz ara mallar konusunda önemli adımlar atması gerekmektedir. Aynı ücret malı ürünleri üreten bu ucuz emek ülkelerine karşı rekabet üstünlüğü geliştirmesi acil olarak özellikle covid-19 kriz dönemine yönelik destekler sağlanması gerekmektedir.
Ulusal tohum ve bitkisel üretim, hayvancılık yeniden canlandırılarak gıda fiyatlarında üretim eksikliğinden kaynaklanan artışın önüne geçilmelidir.
Su kaynaklarında azalmalarda düşünüldüğünde, sulama yatırımları tamamlanmalı, damla sulamaya geçilmeli, toprak reformu yapılarak gerekli destekler acil olarak sağlanması gerekmektedir.
Kriz dönemlerinde meslek örgütü sorumluluğuyla hareket eden toplulukların bir araya gelmesi, siyasi tarafsızlıklarla olaylara yaklaşmaları, ülkemiz açısından bir ütopya gibi görünse de bir an önce gereğini yapmalarını sadece umuyoruz.
Bereketli bir hafta olsun.
Dr. Bahar Zeynep Barut.
Managing Director
Beyond to Human R.M.C