“Ford Vakfı’nın Avrupa Genel Başkanı Robert Kerwin, Gloria Wagner’le görüşür ve o dönemde Ford Vakfı’nda Nejat Eczacıbaşı’nın asistanlığını yapan Nezih Neyzi’le irtibat kurmasını ister. Gloria Wagner, Nezih Neyzi’e bir telgraf gönderir ve Türkiye’de bu konferansta anında çeviri yapabilecek bir çevirmen aradıklarını bildirir. Nezih Neyzi kendisine şu mesajı gönderir: “There is non simultat in Turkey”.
“Nejat Eczacıbaşı anında çevirinin, Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik gelişimi için büyük önem taşıyan uluslararası konferansların belkemiği olduğunu düşünmektedir.“
“Simültane çeviri 1935’de Leningrad’daki 15. Uluslararası Fizyoloji Konferansı’nda da kullanılır. Prof. Pavlov’un konuşması Rusça’dan, Fransızca’ya, İngilizce’ye ve Almanca’ya çevrilir. Milletler Cemiyeti etkinlikleri II. Dünya Savaşı’nda kesintiye uğrar ama simültane çeviri uluslararası ilişkilerde hep varlığını sürdürür. “
“Simültane çeviri tüm teknik aksamıyla ve baştan sona ilk kez, Nuremberg’deki Savaş
Suçları Mahkemesi’nde kullanılır (Kasım 1945-Ekim 1946). Müttefik kuvvetlerinin bir safta, Nazi savaş suçlularının öbür safta yer aldığı bu duruşmalar sadece bu ülkeleri değil tüm dünyayı ilgilendirmektedir ve dönemin en büyük olayıydı; bütün dünyanın gözü Nuremberg mahkemesindedir. Müttefikler Amerika, Büyük Britanya, Fransa ve Rusya’ydı ve sanık sandalyesinde Nazi liderleri oturmaktadır. Doğal olarak mahkemede İngilizce, Fransızca, Rusça ve Almanca konuşulmaktadır. Dolayısıyla anında çeviri gerekir ve her zaman olduğu gibi simültane çevirmenlerin hazırlanmak için yeterli zamanları yoktur. Sadece Edouard Roditi’nin ve Haakon Chevalier’nin daha önceden anında çeviri deneyimleri vardır. Çeviri ekibini zor koşullar altında, hemen her çeşit konunun konuşulacağı birden fazla uzmanlık alanının gerektiği bir deneyim bekliyordu.
Buna karşın, çevirmenler bu davalarda kullanılan anında çeviri tekniği ve konferans çevirmenliği mesleğinin geleceğini inşa ettiler. Çeviri servisinin başında Binbaşı Leon Dostert bulunuyordu (1904-1971).”
“Amerikalılar, Afyon Askeri Fabrikasını dolaşmaya gelirlerdi 1958-59’larda… Bu fabrikanın ABD’deki fabrikalardan hiç farkı yok derlerdi. Nasıl yaptınız bunu diye sorarlardı. Ben de anlatıyordum. Her gördüklerine hayran oldular. Ve bu Amerikalıların dikkatini çekti. Örneğin ‘Sen bu emniyet tedbirlerini bizden daha iyi yapmışsın’ dediler. Ben de sizden öğrendim dedim… 12 sene fabrika müdürlüğü yaptım. Tek bir iş kazam yoktur. Belki de ülke rekorudur…”
“Birinci kursta film makinesini Mustafa (Aysan) kullandı. Mesela “Time and Motions” filmleri oynatıldı. Bu filmlerde değişik insanların çalışırken görüntüleri vardı. İş hayatından mesela… Çalışanlardan biri çok hızlı, diğeri yavaş çalışıyor… Bunun iş hayatındaki etkisi filan… Aysan da kullanılan ders araçlarını örneklerle anlatmıştır: Çoğunlukla, teyp vardı… O zaman teybi nerede bulacaksın? Derslerde ses kaydı yapan teyp vardı düşünebiliyor musun? O günün en son teknolojisi vardı… Bunlar Enstitü’de kullanıldı. Bir kısmı üniversite tarafından getirtilirdi resmi ödenek ile ama çoğunluğu Harvard’dan, Ford Vakfı’ndan bağış alınırdı, oradan sağlanırdı… İşletme İdaresi Kursları’nda eğitim öğretim açısından örnek olay analizine dayalı, günün en modern araçlarıyla desteklenen, iş yeri gezilerini de kapsayan çok boyutlu bir eğitim tarzı uygulanmıştır. Günümüz şartlarında dahi nadir rastlanacak çeşitlilikte donanımlarla gerçekleştirilen dersler o günün şartlarının çok ötesinde tasarlanmıştır.”
İş Bankası’ndan önemli bir katılım vardı. Koç Firması’ndan vardı. Ama yarı yarıya kamu kökenli idi. Çünkü o zaman ekonominin yarısından fazlası kamu kökenli idi. 1953 yılında İ. Ü. İktisat Fakültesi, İşletme İktisadı Kürsüsü’nde göreve başlayan ve 1954 yılında bu görevinden ayrılarak İşletme İktisadı Enstitüsü KoDirektörü olan (İ.Ü. İ.F. Albümü, 2011)
Prof. Robert E. Stone, Enstitü’nün kurulma sürecini anlattığı çalışmasında, dönemin Türkiye’sinin iş hayatını şöyle örneklendirmektedir”
“Cenan Paker’in çocukluğu Avrupa kentlerinde geçiyor. Öğrenimini Paris’te yapıyor.
Sorbonne Üniversitesi’nde edebiyat, sosyoloji, İngiliz ve Amerikan edebiyatı okuyor. Sonra Türkiye’ye dönüyor. Neden? Türkiye çok güzel de ondan. Türkiye’de Atatürk var. Atatürk’ün çevresinde umutla çalışan, geleceğe güvenle bakan insanlar var. Sorbonne’lu kız, bu havayı yaşamak istiyor; Türkiye’ye dönünce günler güzel geçiyor gerçekten. Derken Park Otel’de bir çay, eski sefirelerden Müfide Ferit Tek, masada genç bir adamla karşılıyor Cenan Paker’i. Öğrenimini Almanya’da yapan bir bilim adamı. İstanbul’da İktisat Fakültesi’nin kurucusu.”
Önemli bir ihtiyaçtan doğan konferans tercümanlığı, İ.Ü. İşletme İktisadı Enstitüsü kuruluşlarında bilim ve iş dünyası el ele nasıl fayda sağladılar? Bu örnekle daha nice faydalı işbirliklerinin olmasını dilerim.
Ana Başlıklar
Türkiye Konferans Tercümanları Derneği
İ. Ü. İktisat Fakültesi – İşletme Enstitüsü
İ.Ü. İşletme İktisadı Enstitüsü
Ford Vakfı
Vehbi Koç Vakfı
“Nejat Eczacıbaşı, Vehbi Koç, Büyükelçi Nuri Eren, dönemin İstanbul valisi Fahrettin Kerim
Gökay ve değerli gazeteci yazar Burhan Felek , Nezih Neyzi, Sadun Katipoğlu…”
Prof. Dr. Ömer Celal Sarç
Ve Afife Sayın Hocam gibi kıymetli hocalarımız…
Florence Nightingale Hemşire Mektepleri ve Hastaneleri Vakfı
Fahrünnisa Seden
Semahat Arsel
Giriş
Galatasaray camiasının saygın, kıymetli üyelerinden oluşan özel bir grubun içinde olduğum için mutluyum. Birbirimizle saygı ve sevgi içerisinde her gün iletişim halindeyiz. Bu değerli grubumuzun bir kıymetli üyesi de Kerim Sucuoğlu.
26 Ekim günü şöyle bir yazı yazdı Değerli Kerim Bey:
“Nurseli Camat ve Faik Camat’ın annesi Nur teyze vefat etmiş. İnanamıyorum.”
“90 yaşlarını deviren Cumhuriyet kızıydı. Hep dimdik dururdu. Ama onu son günlerine kadar ayakta tutan, onunla nefes alıp veren Florence Nightingale gibi ona Faik ile birlikte destek olduğunuzu yakinen takip ettim. Allah rahmet eylesin. Güle güle Nur teyzeciğim. Tanıdığım en iyi çevirmene “God bless you” demeyeyim de ne diyeyim!”
Benim de Nur Hanım ile anılarım bir film gibi geçti. Ve şöyle yazdım.
“Nur Camat Hanım, fevkalade bir hanımefendi idi. Sandoz ve Koç Holding’de zaman zaman birlikte çalıştık. Müthiş kültürlü bir kadındı. Onun gibi çevirmen kolay gelmez. Ciddiye alırdı mesleğini. Semahat (Arsel) Hanım’ın hemşireliğe başlayan ilgisi ve sonrasındaki büyük maddi ve manevi desteği ile de Nur Hanım’ı yad etmek, dosyamdan, arşivimden, hafızamdan çıkartıp kalemime dökmek isterim.
Değerli Kerim Bey, sizinle “Nur Camat’ın Ardından” bir nekroloji yazalım Güncel Kadın Dergisi’ndeki köşe yazımda yayınlayalım. Esma Deniz, Fahrünnisa Seden hanımefendileri de anarız. Ben Amiral Bristol (VKV Amerikan Hastanesi) doğumluyum. Tarihçe kitabı arşivimde.
Gelecek kuşaklara armağan olur.
Nur içinde yatsın, gözümün önünde belirdi, ofisimdeki tatlı sohbetleri. Divan’da ve
Holding’de iki ofiste çalışıyordum. Holding daha zor ama Divan’a bir vesile gelen her Koç Ailesi’nin ahbabı, dostu, arkadaş ve akrabası bana uğrardı. Mesela bunlardan biri de Bay Vitali idi. Berbere gelirdi. Ne tatlı sohbeti vardı. Bir makalemde yazdım zaten kendisini. O kıymetli insanlar aramızdan birer birer yok oldu. Sonra Covid-19 ile değişen hayatlar…”
“Rengigül Hanım, iyi günler dilerim. Nezaketiniz ve hitabınız beni Cumhuriyet’in ilk yıllarına götürüyor. Sizinle daha yüz yüze tanışmadık ama ilk fırsatta ellerinizden öpüp, tanışmak istiyorum. Her yazdığınız yazılarınızdan feyz alıyorum. Sanki eski radyolardan çalan melodiler gibi kalbimi titretiyor. Sayın Turgay (Kıran) Ağabey’imin kurduğu bu gruptaki yazışmalar gerçekten Galatasaray ruhumu yükseltiyor. Özür dilerim, içimden geldiği gibi yazıyorum. Başımız sağ olsun. Nur teyzemizi Orhan Veli Kanık mezarının yakınına defnetmişler. Ben bile yetişemedim. Cenazelerin kaldırılma hızına yetişmek imkânsız, sanki telaş öbür tarafaymış gibi. Sevgi ve saygılarımla.” Hikmet Kerim Sucuoğlu
5 Kasım 2021. “Günaydın Rengigül Hanım. Merhabalar. Bugün Nur Camat teyzenin helvası Bağdat Caddesi’ndeki evlerinin önünde 13.00-16.00 arasında dağıtılacak.” Kerim.
İşte böyle başladı “Nur Camat’ın Arkasından” yazım. Konu öylesine derindi ki köşe yazısı, röportaj olmaktan boyut olarak hacimli olunca “Türk Bilim ve İş Dünyasının Gelişimine Bakış” inceleme araştırma yazısına evrildi. Çok da isabetli oldu.
Nur Hanım’ın adı “Türkiye Konferans Tercümanları Derneği”nde, “Florence Nightingale Hemşire Mektepleri ve Hastaneleri Vakfı”nda, Galatasaray Spor Kulübü’nde geçiyor.