8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında grevci işçilere polisin saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve bunun ardından çıkan yangında işçilerin kurulan barikatlar nedeniyle kaçamamaları sonucunda 120 kadın işçinin ölmesi, bugün neredeyse tüm dünyada kutlanan bir gün olarak her ne kadar önceleri işçi ve emekçi kadınlar özelinde sosyalizmi ya da komünizmi hedefleyen bir başkaldırı niteliğine olsa da, daha sonraları kadınların eşitlik anlayışının göstergesi haline gelmiştir.
Yani aslında son derece önem arz eden ”8 Mart Dünya Kadınlar Günü”, hem de sosyalizm, komünizm, eşitlik gibi amaçları arkasında barındırmasına rağmen, günümüzde kapitalizmin eline düşerek, pırlanta ve çiçekten ibaret bir gün haline getirilmiştir.
Kapitalizm tabii ki affetmez ve fırsatını yakaladığı her konuyu kendisine çevirir, hepimiz bunun farkındayız öyle değil mi? Peki o fırsatını yakaladığı konunun aslında kadınların özgürlüğünü temsil etmesi gerekirken, kadınları daha da köleleştiren bir gün haline gelmesine ne demeliyiz? Ve her gün daha da köleleştiğini, yılın tek bir gününde kendisine alınan hediyenin bir nevi sus payı olduğunu fark etmeksizin yılın geri kalanında hakkını nasıl arayacağını ya da hakkını araması gerektiğini bile bilmeden yaşayan kadınlara ne demeliyiz?
Tecavüze direndi ve henüz bedeni canlıyken elleri kesilerek yakıldı…
Özgecan’ın ölümünün ardından 2019 yılına kadar yaklaşık 2 bin kadın, erkekler tarafından şiddete maruz bırakılarak öldürüldü.. 2019 yılının raporlarına göre, sadece 2019’da 474 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti…
2020 Ocak ve Şubat aylarında 49, Mart ayında ise 29’u erkekler tarafından öldürüldüğü bilinen, 9’u ise şüpheli kadın ölümleri gerçekleşti…
21 Temmuz 2020’de Muğla’da boğularak öldürüldükten sonra bedeni çöp varilinde yakılıp üzerine beton dökülen Pınar Gültekin’in cinayetinin ardından ‘’İstanbul Sözleşmesi’’nin tartışılmaya başlandığı Temmuz ayında 36 kadın erkekler tarafından şiddete maruz bırakılarak öldürüldü…
29 Aralık 2020’de özel bir üniversitede öğretim görevlisi olan Aylin Sözer, eski sevgilisi tarafından yakılarak öldürüldü…
Bu durumda ”8 Mart Dünya Kadınlar Günü” nün büyük bir coşkuyla, kadınlara bahşedilmiş bir hediyeymişcesine kutlayan insanlara, özellikle de kadınlara sormak istiyorum;
Yılda 1 gün sizleri kadın yerine koyan bir günü kabul ederken, bir yandan eşitlik söylemlerinde bulunurken, aslında kadın-erkek ayrımını da kendi kendinize yaptığınızı biliyor musunuz? Madem eşitlik arıyoruz, neden cinsiyetimiz üzerinden bize farkettirmeden dayatılan kapitalizmin küçük tuzağına düşüyoruz?
Biraz düşünen her insanın ne demek istediğimi anlayacağına olan büyük inancım, umarım bir gün eşitlik derken kapısının açılmasını bekleyen kadınların da kulağına küpe olur…