Öğretmenlikten girişimciliğe uzanan Opet Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk, örnek bir iş kadını… Sosyal sorumluluk projelerine büyük önem veriyor, TOBB Kadın Girişimci Kurul Başkanlığını da yürütüyor. Girişimci kadınlara ise şöyle sesleniyor: “Kadınlarımızın kendilerini yetiştirmeleri için her şeyden önce kendilerine güvenmeleri ve cesur olmalarının şart olduğunu düşünüyorum. Cumhuriyetimizin kurucusu ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ileri görüşlülüğü ve vizyonerliği sayesinde Türk kadınına hep güvenmiş, bundan yıllar önce pek çok Batı ülkesinde dahi söz konusu olmayan seçme ve seçilme hakkını kazandırmıştır. Kendi haklarımıza kendimiz sahip çıkmalıyız görüşündeyim.”
Öğretmenlikten girişimciliğe uzanan yol haritanızda en çok nelere önem verdiniz? Nelerden kendinizi uzak tuttunuz?
Öğretmenlik hayatımın ardından hiç bilmediğim ve tamamen erkek egemen olan bir sektörde her şeyi yeniden öğrendim ve kadın bakış açısıyla görüp sentezleyebildiklerimi çevreme öğrettim. Sektörün ilk kadın çalışanlarından biriyim. Köy Enstitüsü mezunu bir köy öğretmeni olan babamdan öğrendiklerim ve kişisel deneyimlerimden hareketle her zaman kendime güvendim, önyargılı olmaktan ve önyargıların beni yıldırmasından kendimi uzak tutmaya özen gösterdim. Kadın duyarlılığı, insana yaklaşım, iletişim becerisi, annelik içgüdüsünden kaynaklanan koruma ve ileriyi görme yetisi kadınların, daha vizyoner ve başarılı olmasına neden oluyor.
Girişimci kadınlara önerileriniz nelerdir?
Kadınlarımızın kendilerini yetiştirmeleri için her şeyden önce kendilerine güvenmeleri ve cesur olmalarının şart olduğunu düşünüyorum. Cumhuriyetimizin kurucusu ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ileri görüşlülüğü ve vizyonerliği sayesinde Türk kadınına hep güvenmiş, bundan yıllar önce pek çok Batı ülkesinde dahi söz konusu olmayan seçme ve seçilme hakkını kazandırmıştır. Kendi haklarımıza kendimiz sahip çıkmalıyız görüşündeyim.
Başarılı bir birey olabilmek için en etkili donanım eğitim. Değişimin kesintisiz olduğu günümüz dünyasında kadınlarımıza algılarını açık tutarak etraflarını ve olayları çok iyi sentezlemelerini, dünyadaki tüm gelişmeleri takip ederek kendi hedeflerini belirlemelerini ve son olarak bu hedeften şaşmamalarını tavsiye ediyorum.
Kadınların girişimcilikte dezavantajı ve avantajları nelerdir?
Dünyanın çok sayıda ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de erkeğin ve kadının görevi toplumsal normlarla önceden belirlenmiş durumda. Kadınların ezelden beri karşılaştığı en büyük sorun toplumsal önyargılar. Kalıp ve klişeler, yetersiz yasal düzenlemeler kadınların iş dünyasında karşılaştıkları sorunlar arasında ön sıralarda yer alıyor. Annelik ya da evlilik dünyanın her yerinde kadınların kariyerlerinde yükselmelerinin önünde bir engel olarak görülüyor. Kadınlar çok kısıtlı meslek ve sektörlerde istihdam olanağı bulabiliyor. Öte yandan yaşanan teknolojik dönüşüm beraberinde yeni iş imkanları getirecek. Önümüzdeki dönemde dijital yol haritasında kadın çok önemli bir role sahip. Teknolojinin başrolde olduğu günümüz dünyası ayrımcılığı hiçbir şekilde kabul etmiyor.
Türkiye’de kadın girişimcilerin oranı nasıl arttırılabilir? Kadın girişimcilerimizin artması neden önemlidir?
Kadınların sosyal ve ekonomik hayatta yeterince temsil edilmemesini kaçırılmış bir fırsat olarak görüyorum. Kadın girişimcilere yapılan yatırımların ülke çapında geri dönüşleri olduğu tüm dünyada görülüyor. Çalışmaların da gösterdiği üzere kadınların kazandığı gelir yüksek miktarda yatırım olarak geri dönmekte. Bu sebeple, kamu ve özel sektörün, kadın girişimciler için fonlar oluşturup yatırımlar yaparak teşvik edici bir rolde olması gerekiyor. Teknoloji ve dijitalleşme bu artışta kilit rol oynayabilir. Kadın girişimcilerin teknolojiye erişiminin kolaylaştırılması gerekiyor. Eğitim programlarında dijital okuryazarlığın vurgulanması gerekiyor.
Ülkemizin en büyük sorunları sizce nedir? Neden? Çözüm önerinizle alabilir miyiz? Bir eğitmen olarak eğitimin önemini sizden alabilir miyiz?
Daha önce de belirttiğim gibi, babam Köy Enstitüsü mezunu bir köy öğretmeniydi. Yani öğretmenlik genlerimde var. Gözün görmesini, kulağın duymasını, beynin düşünmesini sağlayan eğitimdir. Pandemi döneminde özellikle teknolojik fırsat eşitsizliğiyle birlikte çocuklarımızın yüz yüze eğitime ara vermiş olması çok üzücü oldu. Bir ülkenin gelişiminde en önemli konu eğitimdir ve “olmazsa olmazı”dır.
TOBB Kadın Girişimci Kurul Başkanı kimliğinizle TOBB bünyesinde gerçekleştirdiğiniz projelerden örnekleri paylaşabilir misiniz?
Ocak 2021’de TOBB Kadın Girişimciler Kurulu olarak MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve OPET işbirliğiyle “İşimiz Temiz Projesi’ni hayata geçirdik. Bu kapsamda hizmet sektöründe faaliyet gösteren mikro işletmelere hijyen eğitim programları oluşturarak faaliyetlerinin sürdürülebilirliğine destek veriyoruz. İşimiz Temiz Projesi” ile yıllık çalışan istihdamı 10 kişiden az olan, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri ise 3 milyon TL’yi aşmayan işletmelerin hijyen kapasitelerini artırmak ve işlerinden duydukları memnuniyetle birlikte gelirlerinin yükselmesini hedefliyoruz. Eğitimlerin tüm Türkiye’de yaygınlaştırılması ve projenin sadece pandemi dönemiyle sınırlı kalmayıp sürdürülebilir olması amaçlıyoruz.
Öte yandan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde hazırlanan ’81 İlde Türkiye’nin Cinsiyet Eşitliği Karnesi’ sonuçları bize bazı konularda harekete geçmemiz gerektiğini gösterdi. 81 ilde cinsiyet eşitliğini ‘Eğitime Katılım’, ‘Üretim Faaliyetlerine Katılım’, ‘Siyaset ve Ekonomide Temsil’ başlıklarında değerlendiren raporda ülkemizin en eşitlikçi illeri sırasıyla Muğla, İzmir, Yalova, İstanbul, Kırklareli, Çanakkale, Sinop, Tunceli, Aydın ve Balıkesir olarak belirlendi. Özellikle de ‘Üretim Faaliyetlerine Katılım’ başlığında eksik olduğumuz ve odaklanmamız gerektiğini gördük ve bir eylem planı hazırladık. Bu plan dahilinde
- Kadının üretime daha fazla katılımı,
- Üniversite işbirliği ile eğitimler düzenlenmesi,
- Kadın istihdam eden şirketlerin ödüllendirilmesi,
- Mevcut kooperatifleri desteklemek ve kooperatifleri artırmak,
- İllerde cinsiyet eşitliği komisyonu kurulması,
- Kız çocukları için eğitimde fırsat eşitliği çalışmaları,
- Kırsaldaki kadın dışı çalışan kadınlar için istihdama teşvik edici çalışmalar yapılması, Kadın girişimcilerin e- ticarette güçlenmelerine yönelik destek programları,
- Kadın istihdamını destekleyecek eğitim programları,
- Sanayide kadın istihdamını artırmak için OSB’lerde kreş olması ve alt yapı hazırlığı, İşverenlerle görüşülerek kadınlara ihtiyaç duyulan alanlar, meslek ve temel beceri ihtiyacı tespit edilerek bu alanlara odaklanan eğitimler,
- Cinsiyet eşitliği farkındalık programı gibi ana hedefler belirlendi.
Şu anda bu belirlenen hedefler dahilinde çalışmalarımıza son hızla devam ediyoruz.
Uyguladığınız sosyal sorumluluk projelerinden örnekler verebilir misiniz? Sosyal fayda yaratma konusunda örnek bir kadın olarak bunu niye çok önemsediğinizi aktarabilir misiniz?
Sosyal sorumluluk projelerini gerçekleştirirken içinde bulunduğu toplumun sorunlarından yola çıkarak çözüm arıyoruz. Bu amaca hizmet eden ve OPET istasyonlarının tuvaletlerinden başlayan “Temiz Tuvalet Kampanyası” 21 yıldır aralıksız devam etmekte, tuvalet temizliği ve hijyenini Türkiye geneline yaymayı amaçlamakta. Bu proje, OPET’in temiz ve sağlıklı bir toplum yaratma mücadelesidir. 2014 yılından bu yana yürüttüğümüz ‘Trafik Dedektifleri Projesi’ ile trafik kuralları konusunda farkındalık yaratarak mevcut algının değiştirilmesi, böylelikle Türkiye’nin gelecekte trafiği güvenli, ulaşımı konforlu bir ülkeye dönüşmesi amaçlıyoruz.
“Yeşili kaybeden, yaşamı kaybeder” sloganıyla 2004 yılında başlattığımız “Yeşil Yol Projesi” ile sadece OPET’te çevreci bir aktivite sürdürülmesi değil, bu konudaki bilinçlendirme ve işbirliği çabaları ile toplumun geneline yayılan bir çevre bilinci hedefledik. Son olarak istasyonlarımızda OPETKart ile yapılan işlemlerde kağıt slip basımını durdurarak elde edilecek tasarrufla ağaçlandırma çalışmalarına ağırlık verdik.
Akaryakıt sektörünün yenilikçi kuruluşu olarak Türkiye’nin gündemindeki en önemli konulardan biri olan ‘kadın istihdamı”na yönelik başlattığımız sosyal sorumluluk projemiz ‘Kadın Gücü’ne büyük önem veriyoruz. Toplumsal algıyı değiştirmek ve çalışma hayatında kadınlara fırsat eşitliği sunmak amacıyla başlattığımız proje her istasyonda en az iki kadın çalışanın olmasını hedefliyor.
Öte yandan bir kalkınma projesi olan Örnek Köy Projemiz ile her ilde çevresine örnek olacak köyler yaratmak amacıyla; köylerimizin tarihi, coğrafi ve kültürel potansiyellerini değerlendiriyor, fiziki koşulların düzeltiyor, eğitim düzeyinin yükseltiyor, aile ekonomisine katkı sunacak projeler yaratıyor ve çevre bilincini geliştiriyoruz. 2006 yılında Gelibolu Yarımadası’nda başlattığımız “Tarihe Saygı Projesi” ise tarihimizin yazıldığı topraklara bir saygı duruşu niteliği taşıyor. “Tarihe Saygı Projesi” , Çanakkale Savaşları’nın geçtiği yarımada ve köylerinde düzenleme, kalkınma ve rehabilitasyon çalışmalarını içeriyor. Ardından Troya bölgesinde Tevfikiye Arkeo-köy ve Etno-köy Çıplak projelerini gerçekleştirdik.
En güncel ve yeni projemiz ise Kadın Gücü. Bu proje ile 2018 yılında Türkiye’de kadın istihdamının artırılmasına katkıda bulunma hedefiyle “erkek işi” olarak görülen akaryakıt sektöründe kadınlara daha fazla çalışma alanı açmak üzere yola çıktık. Kadın güçlü olursa toplumun güçlü olacağına, kadınların hayatın her alanında aktif olmaları durumunda ülkemizin kalkınmasının çok daha hızlı olacağına inanıyoruz. Kadın Gücü projemiz bu inançtan doğdu. İstasyonlarımızdaki kadın enerjisini ve emeğini artırma hedefiyle başlattığımız sosyal sorumluluk projemiz ile mesleğin cinsiyeti olmadığı algısının toplumsal düzeyde benimsenmesini amaçlıyoruz. Kadınlarımızın, ekonomik hayata daha fazla katılması ile ekonomimizin büyümesine ve kalkınmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Projenin başlangıcından bu yana istasyonlarında çalışan kadın oranında yüzde 75 artış kaydettik 3 yıl gibi kısa bir sürede istasyonlarımızdaki Kadın Gücü sayısı 3 bine ulaştı. Her istasyonunda en az iki kadın hedefiyle başlattığımız Kadın Gücü Projesi’yle sektöründe de köklü bir değişime de öncülük ettik. “Kadın Gücü” projesiyle bugün itibariyle gelinen noktada, OPET istasyonlarındaki kadın çalışan sayısı iki katına ulaştı. Projenin ilk günlerinde istasyonlarında yaklaşık 1541 kadın istihdam eden OPET’te, 3 yıl gibi bir sürede istasyonlarındaki kadın çalışan sayısı 3 bine yaklaşıyor.
Ülkemizde sosyal sosyal sorumluluk kavramının oluşmasında ve bu yönde atılan adımlarda ciddi payımız bulunuyor. Ben yeniliğe inanan ve değişimin kaçınılmaz olduğunu çağı yakalamak değil çağın ötesinde olmanın gerekliliğini her fırsatta vurgularım.
Temiz Tuvalet kampanyanız fark yaratan projelerden biri oldu. Ödüller de alan bu projenizin hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?
Türkiye’de akaryakıt istasyonlarının tuvaletleri girilemeyecek halde iken 21 yıl önce Temiz Tuvalet Kampanyası’nı başlatarak sektörümüzde öncü ve örnek olduk. Temiz Tuvalet Kampanyası’nı hayata geçirmemiş olsaydık karayollarında hala 2000’li yıllardaki o girilemez haldeki tuvaletleri görüyor olurduk. Bu kampanya ile tuvaletlerin fiziki koşullarını düzeltirken bir taraftan da istasyonlardaki personel ve istasyon sahiplerine eğitimler verdik. Sektörümüze örnek olduk ve pek çok marka bu konuda bizi izledi. Üstelik yalnız istasyonlarla sınırlı kalmadık ve tüm Türkiye dedik. Okullarda ve çeşitli kurumlarda 10 milyon’a yakın kişiye birebir eğitim verdik. Bu şekilde toplu bir bilinçlendirme yapıldı ve köklü bir değişim yaratıldı. 2012 yılında Türk Standartları Enstitüsü’nün, halka açık tuvaletler için yeni standartlar oluştururken OPET’in deneyimine başvurarak, işyeri ve restoran tuvaletleri de dahil olmak üzere tüm kamuya açık tuvaletlerde bu standartları zorunlu kılması projenin önemini ortaya koyuyor.
Dijitalleşen ve dönüşen dünya ile entegre olabilmek için ülke olarak neler yapmamız gerekiyor? Dijitalleşme ile birlikte insana dokunuşu nasıl koruyacağız?
Dijital teknolojiler dünya ekonomisini dönüştürüyor. Dijitalleşen ve dönüşen dünyayı yakalamak için ileri teknolojilere gerekli yatırımı yapmamız gerekiyor. Dönüşüme tabandan başlamak, dijital okur-yazarlığın teşvik edilmesi, internet ve dijital teknolojilere erişimin kolaylaştırılması atılması gereken adımların bazıları. Bu süreç sağlam yönetimsel ve teknik beceriler, dijital ekonomi için politikalar ve düzenlemeler, rekabetçi bir iletişim altyapısı ve bilişim endüstrisine yatırım yapılması gerekiyor. Bu süreci gerçekleştirirken her zaman için insanı merkezine alan bir dünya görüşüyle hareket edilmeli.
Opet bünyesinde kadın-erkek çalışan oranı nedir?
OPET Genel Müdürlük’te kadın çalışan oranı yüzde 40, kadın yönetici oranı ise yüzde 21. Aynı vasıflara sahip 2 aday varsa seçimimiz kadınlardan yana oluyor. Kadın-erkek eşitliğini sağlamak adına işe alımlarda pozitif ayrımcılık sürecek.
Öte yandan istasyonlarımızda başlattığımız ‘Kadın Gücü Projesi’ ile istasyonlarımızdaki kadın çalışan oranımızı arttırmak amacıyla her istasyonumuzda en az iki kadın görmeyi hedefledik. Projenin ilk yılında istasyonlarımızdaki kadın çalışan sayısını yüzde 75 artırdık ve şu anda Türkiye’nin 77 ilinde kadın çalışanlarımızı görüyor ve toplumda önemli bir değişime tanık oluyoruz. Öte yandan proje kapsamında çalışan kadınların yüzde 73 oranındaki lise, lisans ve yüksek lisans mezunu. Kadın çalışanların vardiya amiri, istasyon müdürü gibi pozisyonlara yükselme şansı da yüksek. Proje ile OPET, 3 yıl gibi kısa bir sürede, erkek egemen bir alanda kadınlara fırsat verildiğinde, başarıya ulaştıklarını göstererek önemli bir farkındalık yarattı.
Pandemi dönemi hem ekonomiyi, hem de bireysel olarak ruhsal sağlığımızı olumsuz etkiledi. Siz bu süreci nasıl geçirdiniz? Bu süreçle başa çıkmak için neler yaptınız?
2020 Mart itibariyle Bodrum‘da kendimizi izole ettik. Mecbur kalmadıkça bir yere gitmedik. Çocuklar da geldi yanımıza. İşleri online olarak yürüttük. Yarının bugün olduğunu gösterdi bu süreç bize. Bir anda yarınla ilgili bütün ümitlerimiz, hayallerimiz, yapmayı hedeflediğimiz her şey durdu ve şaşkına döndük. Yaptığım her şey için de ‘iyi ki bunları yapmışım’ dedirtti. İyi ki dolu dolu yaşamışım, keşkelerim yok. Yapmak istediğim her şeyi yaptım. Uzaktan online olarak işlerimizi sürdürürken pandeminin getirdiği stresle başa çıkabilmek için boş zamanlarımı fotoğrafçılığa ve spora ayırdım.
Zaman yönetimini nasıl kotarıyorsunuz?
Her dönemde çok çalıştık. Yaptığımız işi sevdik. Pandemi öncesinde saat 10.00’a kadar mutlaka şirkette olurduk. Eve genelde 18.00-19.00’da dönerdik. Ama eve döndükten sonra da işi bırakamazdık. Çocuklar da iş hayatının içine girince hayatımızın tamamı aşağı yukarı iş oldu. Çünkü birtakım şeyleri yapabilmek için fırsatım, zamanım ve gücüm ve de beraber çalışabileceğim çok çok iyi ekipler kurma şansım oldu. Hiçbir başarı ve güzel şey tek başına olmaz. Bana göre doğru çalışma arkadaşlarını bulmak ve denklemi doğru kurmak çok önemli bu noktada. Birlikte yürüyecek, işini seven iyi ekipler kurmak başarının temel anahtarı. Bir diğer önemli nokta ise, planlama. İyi bir planlama ile bir güne pek çok şey sığdırabilir, zamanı verimli kullanabiliriz.
Bir anne olarak evlatlarınızı nasıl yetiştirdiniz? Onlara neler öğütlediniz?
Büyük bir tutku ile yaşayan ailenin içinde büyüdüler. Cesur olmayı ve her şeyden önemlisi vazgeçmemeyi, yola devam etme gücünün sadece kendi içinden geldiğini göstermeye çalıştık. Şu anda hepsi kendi işlerinin yanı sıra Opet’te ve Öztürkler Holding’de yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaktalar.
Ruhsal ve bedensel şifa için neler yapıyorsunuz?
Dinlenmek için şiir yazarım. Şiir benim için bir deşarj yöntemi. Aynı zamanda doğa da olmak ve fotoğraf çekmek de hem ruhsal hem bedensel anlamda güçlendirici ve yenileyici oluyor. Müzik dinlemeyi de seviyorum. Türk Sanat Müziği’ni dinlendirici, derin ve düşündürücü buluyorum. Ruhumu besliyor.
Hobileriniz nelerdir?
Şiir yazmayı ve fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Özellikle fotoğraf sihirli bir şey bence… Fotoğrafçılıkla ilgilenmeye 80’li yıllarda aile ve gezi fotoğrafları çekerek başladım. Amacım, faklı şehirler ve ülkelerde gördüklerimi, yaşadığım anıları zamanı dondurarak ölümsüzleştirmekti. Doğanın harika döngüsüne ve renklerin birbiriyle olan uyumuna tanık olarak doğaya daha çok hayran kaldım. Uzun yıllardır çektiğim 100 bin civarındaki fotoğraf arşivimi pandemi döneminde gözden geçirme fırsatı buldum ve kitaplara dönüştürdüm. Fizyogram fotoğraflarımdan oluşan Spectum, gezi, doğa ve insan fotoğraflarımın derlendiği Orbis ve bitkiler ile hayvan fotoğraflarını derlediğim Orbit bu yıl basıldı. Üç ayrı temada fotoğraf kitaplarım, gurur verici çalışmalar oldu benim için. Fotoğraf kitaplarımda da kendi şiirlerimi kullanıyorum. Bugüne kadar da 3 kişisel fotoğraf sergisi açtım.
Golf ise hem hobimiz hem turizm sektöründeki varlığımızla aynı zamanda işimiz de oldu. Yani önce oyuncu sonra yatırımcı olduk. Bu vesileyle turizm, enerjiden sonra bizim ikinci işimiz oldu. 15-20 yıl önce merak sardığımız golf, çok sevdiğim bir spor. Sağlığım elverdikçe oynuyorum. Sadece kas değil beyin gücünün de önem taşıdığı golf, aynı zamanda sosyal açıdan da insanı besliyor.
Fark yaratan, örnek alınan biri olarak sizin idolünüz kimlerdir? Neden?
Benim idolüm her zaman Atatürk oldu. Tabi ki babamı hep kendime rehber aldım. Kadın olarak ise Halide Edip Adıvar’ı söyleyebilirim.
Güncel kadın portalı okuyucularınıza mesajınızı alabilir miyiz?
Kadınlarımızın eğitime ve kendilerini her konuda yetiştirmeye önem vermelerini rica ediyorum. Eğitimli bir kadın sağlıklı bir toplumun oluşmasının ilk adımıdır. Kadınların kendilerini yetiştirmeleri için kendilerine güvenmeleri ve baş koydukları yoldan vazgeçmemeleri şart. Yetenek, beceri, kararlılık, tutarlılık son derece önemli. Sürekli değişim içinde olan bir dünyada yaşıyoruz. Değişime açık olmalılar bu da esnek olmayı ve geniş bir perspektiften bakmayı gerektirir. Her ne olursa olsun kendimize inancımızı kaybetmemeliyiz.