“Defalarca ne yapıyorsak oyuz. Bu yüzden mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.” |Aristoteles
Öncelikle Stelyum, doğum haritasında bir burçta, bir evde üç ve daha fazla gezegen toplaşmasına denir ve bu gezegenler ortaya bir bütünlük çıkarırlar. Bu gezegenlerin birleşim açısında olması gerekmez, ortadaki gezegen köprü vazifesindedir. Ve güneşinizin hangi burçta olduğunun değil bazen haritanızı stelyum olan burç yönetir.
Eğer Başak burcunda stelyumunuz ve Satürn’ün etkisinde bir haritanız varsa; disiplinli, kararlı, baskıcı olmakla kalmaz, mükemmeliyetçilik ve düzen takıntınız yüzünden hayatınızı kâbusa çevirirsiniz. Özellikle ebeveynlerinde Başak stelyumu olan çocuklar özgür birey olamama ve yetersizlik hissi yüksek kayıtlarla yetişiyorlar ve hayata kanalize olmak için çok zorlanıyorlar. Hem kendinizi, hem de çocuğunuza mükemmeliyetçilik mutsuzluğuna hapis etmeyeniz.
Peki, sürekli duyduğumuz Mükemmeliyetçilik nedir ve altında aslında ne yatar.
Çok uzun soluklu ve farklı çalışmalarla “Mükemmeliyetçilik” incelemiştir. Mesela Sigmund Freud’a göre mükemmeliyetçilik SUPEREGO ile bağlantılı olan, basari için aşırı istek duyma durumuyken, Burns’e göre “imkânsız istekler” pesinde koşmaktır. Mükemmeliyetçilik, en genel ve kabul edilen tanımı ile kişinin kendi performansı üzerinde yüksek standart ve beklenti sahibi olması durumudur. Hewitt ve Flett, mükemmeliyetçilik kendine, diğer bireylere ve sosyal düzene donuk olabilir demiştir ki bu da, insanların görüşleri ile değişebilen algılarına göre oldukça mantıklı bir yaklaşımdır. Bu görüşe yakın olan Frost ve arkadaşları da; buna katılıp, mükemmeliyetçi insanlarda hatalara karşı aşırı titizlik, yüksek performans beklentisi, şüphecilik ve düzen takıntısı gibi davranışların gözlenebileceğini belirtmiştir. Bazı bilim adamları, mükemmeliyetçiliğin klinik olarak tedavi edilmesi gereken nevrotik yanları bulunduğunu söylerken, Adler ise insanlar bunun normal ve doğuştan gelen bir durum olduğunu savunur. Mükemmeliyetçiler için her şey net olmalıdır. Belirsizlikten, arada kalandan nefret ederler. Onlara bir şey beğendirmek neredeyse imansızdır. Bu nedenle yaptıkları isleri tamamlayamaz, her daim değiştirecek bir şey bulurlar, hatta Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’yı defalarca çizip yeniden boyaması buna örnek gösterilir.
Mutsuzluğa mahkûmiyet yani mükemmeliyetçilik, kendi sürekliliğinden emin olmadığı için, hükmedebildiği bazı şeylere bir süreklilik kazandırarak, hayatla daha derin mutsuzluk bağları kurmaya yarıyor. Aslında insanı geçmişi düşünmekten bugünü yaşamaya zaman bulamayan insan haline soktuğunu bilir misiniz?
Mükemmeliyetçi insanların aslında hep geçmişten kalma kayıtlarında bir hatası vardır ve aslında sürekli o hatayı düzeltmeye çalışır. Bu zamanla düzeltme kontrollüğü yapar, kontrolcü olmak bir alışkanlığa dönüşür. Ve insan hayatına sinen en tehlikeli minik zerrecikler alışkanlıklardır. Etkisi ile boyutu ters orantılıdır. En basitinden bir TV programını sürekli izlemeyi alışkanlık haline getirmişseniz, reklam aralarında yaptığınız aynı işler bile; yapıl(a)madıgında insanı huzursuz eder. İçine batar, yapası gelir. Alışkanlık duygusunun da Kontrolcülük ve mükemmeliyetçilik kadar bağlantılı bir tehlike olduğu açıktır.
Bu düzeltme ve hata yapmama kaygısı kayıtları nerden geldiğine inmek gerekirse, her şeyden önce aileler yüzünden elbette! Durmadan eleştirilen benlik algısı yüksek aile bireyleri, çocuğun kişilik gelişimini obsesif’lik ya da mükemmeliyetçilikle tamamlanmasına yol açar. Her şeyin negatif yanına odaklanan birey haline gelebilir. Benlik algısı düşük bireyler olurlar, sürekli daha iyisi için cabalarken yetersizlik hissine saplanabilir. Çocuk, basarisiz olduğu için kendini sevilmeyen ilan etme eğilimi gösterir. Bundan korktuğu için de gelecekte mükemmeliyetçilik kabuğun yalnızlık ve bağlanma sorunu birey ruh yapısına kendisini hapseder. Zamanla bu insanlarda yaygın olarak depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları, şeker ve alkol bağımlılıkları gibi durumlarla karşılaşılır. İçlerindeki tutkuyu dizginleyemedikleri zaman, tatmin sağlayamazlar ve bu durum kişiyi hayattan kopmaya, uyku haline, fibromiyalji gibi hastalıklara sürükleyebilir.
Bu insanlar asla takdir etmeyi bilmezler. Hep daha iyisi olduğunu düşündüklerinden ellerinde olanla da yetinmezler. Bu sebeple çoğu işkoliktir ve başka insanlara güvenmediklerinden, her islerini kendileri tamamlama eğilimindedirler. Bireysel islerde başarılı olmalarına rağmen, bu paranoyaklıkları yüzünden grup çalışmaları onlar için kâbusa döner. Özel hayatları tam bir kâbustur. Uzun süreli ilişki kuramazlar ve ben kavramları yüzünden zaten çekilmez insan olup çıkarlar.
Özetle, bir danışanım bana hayatında ki kontrolcü yaklaşımdan, çocuklarıyla ilgili sorunlardan ve takıntılarından bahsettiğinde onu dinlerken düşünürüm. Başak stelyumu mu yoksa Satürn mü? Ya da arkadaşlarımdan “ben mükemmeliyetçiyim” dediği zaman durup ailesi ve çevresi, her açısıyla düşünürüm. Ve haritasını merak ederim.
Aslında genel geçer bir mükemmel tanımı olmadığına göre, aslında kastedilen “benim düşündüğüm, yaptığım vs. şeye en çok benzeyen her şey mükemmeldir.” o sebeple en ufak sapmada, obsesiflikle bir ariza verip, olay yaratırım” demekle ayni şeydir. Ve insan Mutsuzluğa mahkûmiyeti, önce kendine sonra çevresine yapmamalıdır.
Astroloji Yolculuğu
Tüm düşleriniz gerçek olsun…
https://astrolojiyolculugu.com
https://astrolojiyolculugu.com/facebook
https://astrolojiyolculugu.com/instagram
https://astrolojiyolculugu.com/youtube
https://astrolojiyolculugu.com/