İlkinde anne karnından, ikinci kez tercihlerinden ve yaşlanınca hatalarından doğarmış insan…
Artık ömür öyle yoğun tempoda geçiyor ki kaç kez nasıl doğduğumuzu unutur olduk. İlginç zamanlara denk geldik, saygısızlığın üstünlük zannedildiği, benmerkezciliğin başarı kabul edildiği, vefasızlığın özgüven sanıldığı günümüzde öyle şaşırtıcı olaylar yaşanıyor ki, yorum yapamaz hale geldik.
Büyük emek verdiğiniz insanlar hatta en yakınlarınız, emeklerinizi hiç edebiliyor bencilliği yüzünden.
Ayağa kaldırıp yürüttüğünüz insanlar, bu benim başarım diye böbürlenebiliyor.
Aile kavramlarının yok edildiği, toplumsal ahlak kurallarının çökertildiği bu dönemleri hayretler içinde izliyoruz.
Büyük değişimlerin eşiğindeyiz. Dünyamız değişiyor, doğa değişiyor, şehirler ülkeler değişiyor ve bu değişim, büyük dönüşümleri hazırlıyor.
Mikrodan makroya her şey değişiyor. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı yepyeni bir döneme büyük hızla gidiyoruz.
En olmaz dediklerimizin olduğunu görmeye hazırlanalım, en imkânsız dediklerimizin nasıl da imkânlı bir hale geldiğini görmeye de hazır olalım.
İnsanlar ömürleri kadar bir süreyi değerlendirebildikleri için geniş açıdan başına neler gelmekte olduğunu fark edemiyor. Tarih bize nasıl yanlış anlatıldıysa günümüzde yaşanılan olaylarda d gerçekler gizlenerek bilinçli bir şekilde yanlış aktarılıyor.
Tüm dünyanın içinde debelendiği Covid, üst akıl tarafından insanlara uygulanmaya başlatılmış sanal bir hastalık. Geçen yıl bu aylarda Covit’ten ölenlerin sayısı günümüze göre daha az olmasına rağmen geçen yıl uygulanan yasaklar bu yıl uygulanmıyor. Nedenini ekonomiye bağlıyor insanlar ki zaten istenen sonuç buydu. Dünya üzerinde yapılacak olan yeni dizaynın ilk domino taşıydı Covit.
Ardından ekonomik krizler, sanal kıtlıklar, küçük çaplı ekonomik ve sınır savaşları derken bir bakmışız ki birkaç yıl içinde bambaşka bir düzendeyiz.
Şu an sahnede olan tüm kişiler yerini başkalarına belki isteyerek belki zorla devredecek, çünkü dünya düzeni değişime girdi.
Sizlere mitolojik tanrıların görev değişimi yapılıyor onlar yüzünden dünya ve insanlık yeni düzene geçiyor desem sadece…
Gördüklerinizin ve duyduklarınızın hiç biri gerçek değil desem…
İnsanlık ne hatalarından ders alır ne de yaşamak istediklerinden vazgeçer, bu ilkel dürtü nedeniyle dünya zaten insanlığın yönetiminde değildir, bırakılmaz da!
Benim şu aralar en büyük korkum bu değişimin ne kadar büyük boyutlu olduğuyla ilgilidir.
Doğal afetler süreci de başlatılırsa, kıyamet loading…
Hani şu aralar yaşanılanları şaşkınlıkla karşılayan iktidarın çoğu bu durumu dış güçlere bağlıyor ya, sonra bir bakan da çıkıyor bu dış güçler değil, içerden diyor ve nereden kaynaklandığını anlayamamanın şaşkınlığı içindeler ya,
Hani belediye seçimlerinde iktidar sözcüsü çıktı ve “bir şey oldu ama ne olduğunu anlamadık” dedi ya seçimi kaybettiklerinde,
İşte kimsenin anlayamadığı ve bu müdahalenin nereden yapıldığı konusu var ya, işte onlar tüm dünyayı dizayn eden üst akıldan kaynaklanıyor ve şimdi dünyayı yeniden dizayn ediyorlar.
En çok da Türkiye üzerinde oynanıyor çünkü bu dünyanın en kilit topraklarıdır Anadolu.
Nedenini anlayabilmek için ise arkeoloji bilmek gerekiyor.
Siz Mustafa Kemal Atatürk’ün arkeolojiye olan ilgisini ileri görüşlü olmasına bağlarsınız fakat biz arkeologlar biliriz ki olay o kadar basit değildir aslında.
Üstü örtülen bütün gerçek bilgilere arkeolojik çalışmalar sonucunda ulaşılabilir yalnızca.
Neyi ne kadar anlatabilirim veya insan zihni ne kadarını algılayabilir sorusu yüzünden ayrıntılara giremiyorum lakin tek diyeceğim, sıkı tutunun bugünler yarınlara ulaşamayacak, yarınlar bugünlerden bambaşka olacak…