İnsan; sırrı çözülememiş bir canlı türüdür.
Milyarlarca farklı karakterin bir arada yaşadığı dünyada sorunlar belki de bu farklılıklardan kaynaklanıyor.
Kitaplarımın tanıtımı nedeniyle yıllar önce açtığım sosyal medyada çok farklı insanlar ve o insanların dünyalarıyla karşılaştım. Gerçek dünya gibi sanal dünya da birbiriyle kavgalı…
Bir yazı paylaşıyorum, saldıranlar destekleyenler akıl verenler öğüt verenler vesaire vesaire…
Allah, bu dünya üzerinde kullanmam için bir beden, karar vermem için beyin, haksızlık yapmamam için kalp, tekâmülüm için de bir süre verdi.
Yaptıklarımdan ve yapacaklarımdan yalnızca ben sorumlu olacağım.
Bana verilen ömrü en iyi şekilde değerlendirdiğime inanıyorum, altı veya içi boş hava atmadım, neysem onu anlattım onu yaşadım.
Sosyal medyalarda atarlı, gerçek hayatta korkak olmadım. Yakından tanıyanlar zaten bilirler haksızlıkla olan mücadelemi ve haksızlığa karşı verdiğim tepkilerimi…
Seçimimi daima, yalnızca kendini akıllı zanneden bir avuç insanın tüm toplumları köleleştiren sistemlerine ve yanlışlarına karşı mücadele etmekten yana yaptım.
Sistem ve insanlar, kadınları pasif görmeye alışkın olduğundan, karşı duruşlarım her zaman rahatsızlık verdi fakat yine de yılmadım.
Tehditler de aldım, güldüm geçtim. Hatta kendisinin seçimi olan acizliği yüzünden bir kadın, kimseye baş eğmeyişimden duyduğu rahatsızlık nedeniyle bana histeri krizi halinde “senin egonu yerle bir edeceğim” diye bağırdığı da oldu.
Gereksiz insanlar “bunun burnu havada,” deyip yaklaşmasınlar diye herkesin ego sandığı tavrım, aslında bilinçli oluşturduğum bir savunma sistemidir.
İnsan olmaları için verilen süreyi boşa geçirenlerle kaybedecek vaktimin olmayışından onlarla arama egoyu koydum.
Onlarca kitap yazdım, romanlar ve öyküler içinde geleceği ve geçmişi anlattım.
Diyeceksiniz ki o kadar kitapla neden ünlü olmadın?
Çünkü ben sömürücü köleleştiren sistemle kavgalıyım, insanları uyutan ve uyuşturan düzenle savaştayım.
Çünkü dünyaya hükmeden sistem insanların içi boş saçmalıklarla oyalanmasını istiyor ve bomboş insanların yaptıklarıyla gündemi meşgul edip zihinleri uyutuyor.
Ben uyandırmaya çalışıyorum.
Çünkü tırnaklarımla kazıyarak edindiğim tecrübeyi, zorluklar altında aldığım eğitimleri ve mücadele vererek elde ettiğim emeklerimi, boş insanlara harcatmadım, nerde durmaları gerektiğini bildirdim.
Çünkü her kitabımda yüzlerce bilgi ve insanlıktan özellikle gizlenen gerçekleri roman diye paylaştım.
Çünkü hiç kimsenin kalemi olmadım, insanları gündelik saçmalıklarla oyalamadım.
Çünkü hiç kimseye itaatkâr ve de kindar olmadım, bana kuyu kazdıklarını zanneden herkese “kendi boyunuza göre kazın, içine kendiniz düşeceksiniz,” dedim, düştüklerini de görüp kendi yoluma yürüdüm.
Çünkü hiç bir cemaate sırtımı dayamadım, Allah’a giden yolu kendim bulurum dedim.
Allah, “size şah damarınızdan da yakınım,” diye bildirmişken onu dışarıda başka insanların kuyruğunda aramaman gerektiğini anladım ve kendi içimde Allah’a yolculuğumu başlattım ve bunun gösterisini yapmadım, İslamiyet adı altında oluşturulan sahte kalıplara uymadım.
İslamiyet der ki; “yalnızca tebliğ ediniz, inandırmak sizin işiniz değildir,”
Bu yüzden doğru olduğunu düşündüğüm herhangi bir konuyu yalnızca yazdım anlattım ve inandırmak benim işim değil kendisi düşünüp doğruyu bulsun deyip yine kendi yoluma devam ettim,
Sen mi akıl veriyorsun diyenler oldu; Arkeoloji okudum, yetmedi üstüne takviyelerde bulundum, biz insanlardan gizlenen tarihi gördüm, araştırdım, hala öğrenmeye devam ediyorum çünkü bilginin sonsuz olduğunu fark ettim.
Çocuklara kitaplar yazdım, öyle modern instagram annelerinin saçmalıklarını değil, üniversiteden pedagoji eğitimi alıp diplomalı anne olarak, yetmedi öğrenci koçluğu eğitimi de alarak çocuk öykülerimi yazdım.
Yetişkinlere de kitaplar yazdım, o kitapları yazmak için insanlarla hem siyaset arenasındaki çalışmalarda hem sosyal sorumluluk projelerinde bir araya geldim, hayatlarını dinledim, liderlik, yaşam koçluğu, siyaset eğitimleri de aldım ve bilgilerimi harmanlayıp yazdım.
Türkiye’de görmediğim şehir kalmadı neredeyse ve dünyanın birçok ülkesini de gezdim.
Farklı kültürlerin harmanında büyüdüm ve üstüne gezdim gördüm ruhuma ekledim.
Üniversite yıllarım maddi olanaksızlıklar içinde geçti, öğrenciliğin sefil hallerini dibine kadar yaşadım.
İşçinin memurun halinden ne anlarsın diyenlere öyle bir hayatta büyüdüm, ya çiftçinin hali diyen çıkarsa köyde tarlalarda köy ekmeği ile taze soğan ve peynir yemenin tadını anlatırım.
Şehitlerimiz de oldu günlerce ağladığım, bir çocuk öykü kitabımın kahramanına, şehit arkadaşımızın kıymetli çocuğunun adını koydum.
Yalnızca çok zengin şatafatlı yaşam hakkında bir şey anlatamam, hayatın hep zor tarafında mücadele içinde geçti bugüne dek ömrüm.
Mevlana felsefesine hayran olmama rağmen Şems’in keskin yolunu seçtim. Çünkü gördüm ki fazla tevazu cahilden öğüt dinletiyor.
Bir gün Semra Atasoy çok kötü birisi derlerse ona sorun; sen ne yaptın ki sana o yüzünü gösterdi?
Kötüye kötü olmayı seçtiğim zamanlar oldu, kötülerin anlayacağı dilden konuştum.
İnsanlık için, toplum için, dünya için yapılacak onca güzellikler varken bir kötüye iyiyi anlatmanın, karakteri olmuş önyargılarını yıkmanın vakit kaybı olduğunu öğrendim.
Ben ışığı yakarım gören görür, kör ise kendi karanlığında yürür dedim.
Bilmeden yanlış yaptıysam, kalp kırdıysam özür diledim.
Bilerek yaptıysam sebebim vardır, bedelini öderim, hesabı da Allah’a veririm.
Hani bu kadın neden böyle davranıyor diye merak edenler için ilk ve son kez anlatayım; anlaşılmak veya onaylanmak gibi bir tasam yok, Allah bilsin yüreğimi yeter!
Herkes kabı kadarını alır ve aldığı kadarıyla düşünür yorumlar.
Kişilerin yorumu da zaten yalnızca kendi iç dünyasını yansıtır beni değil!
Benim yaşam amacım; dünyadaki kötülüğün bitmesi, kadınların çocukların korkmadan yaşaması, erkeklerle kavga etmek değil yan yana birlikte aynı şartlarda yürümemiz gerektiğinin fark edilmesi, kimsenin aç kalmaması, doğanın kirletilmemesi, bu güzel vatanın korunması, bayrağın gökten inmemesi, dünyaya öncü ülke konumuna gelmesi…
İnsan olarak sınavımızı da hesabımızı da yalnızca Allah’a vereceğiz, o yüzden doğru olduğuna inandığım yolda; okuduğunu anlayan düşünen yorumlayan ve fikir alışverişinde bulunabileceğim, bana farklı bakış açıları kazandırabilecek kişilerle yürümeye devam!!
Yoluma eşlik edenlere sonsuz teşekkürler!
Yoluma taş koyanlara ise çok çok daha fazla teşekkür ediyorum, kendimi fark etmemi ve beni ben yaptıkları için.