Maskelerimizi takmak için pandemi gibi bir gündeme ihtiyacımız yoktu aslında. Zaten birbirimize karşı maskeler takıyorduk… Sanki virüsün ta kendisiydik de, birbirimize karşı sürekli ve ısrarla korunuyorduk. Sevgimizi, nefretimizi, aşkımızı, tutku ve isteklerimizi, üzüntülerimizi ve hüzünlerimizi türlü yollarla maskeliyorduk. Şimdiyse rengarenk maskeler ekledik hali hazırda takındığımız maskelere ve artık iyiden iyiye nefes alamaz hale geldik. Neyden ya da kimden korunduğumuz konusu kafa karıştırır hale gelmişken, konu gene dönüp dolaşıp, en büyük derdimiz olan soyal medyada nasıl göründüğümüze geldi. Takındığımız mutluluk maskelerine eklediğimiz kumaştan maskeleri renklendirip, artık sahte gülümsemelerin ardına saklanma gereği duymamıza gerek kalmadan, yüzümüzde maskelerimizle çektiğimiz fotoğraflarımızı paylaşma derdine düştük. Ama işin asıl keyifli tarafı, artık maske takmanın normalleşmiş olmasıydı. Gülsen de bir gülmesen de, mutlu olsan da bir olmasan da. Nasılsa ardına saklandığımız maske bizi virüsten de korusa insanlardan da, takmaya decam edeceğimiz kesin. Ha evvel ezel takındığımız mutluluk maskesi, ha virüsten korunmak için taktığımız kumaş parçaları…