Yoldan gelmiş abi ile abla, baba evinde belki son kez oturulan mutfakta çiçekli örtünün bile samimiyeti getiremediği bir masa, kan bağının ötesinde hiçbir bağı kalmamış nüfus kaydında anne ve kardeşler toplamından ibaret, üç kadın iki erkek… En telaşlısı, belki de kzgın ve kırgını tek hüzünlüsü Anne;eşinin vefatıyla kaldığı yalnızlık ,ömründe nerdeyse çocuklardan sonra yeni bir çorabı bile zorda kalmadıkça evlatlarına ve onların ihtiyaçlarına ,isteklerine öncelik saymasından kendine almamış ,dağ gibi bir adamın ansızın gidişinin ardından,evlatlarının ne de çabuk el oluşu ,babalarını sadece kime ne bıraktığı kadarıyla yadedişlerindeki şaşkınlık… Ne zaman kalkacağız,daha kaç gün daha bir arada mecburen kalacağız , şimdi bu bölünemeyecek eski evin yıkımı ile ve arabanın derdiyle kim uğraşacak,bankaları kim gezecek kim bakacak şimdi bu kadına oysa annemiz bizim diyemeyen dört vefasız evlat…
İlk kez buluşuyorlar belli , çok zarif giyinmiş kadın …Beğenilmek için bu kadar gayreti , makyajı ,saçı kıyafeti konusundaki çabası ve de parasını harcamış.Sessiz ürkek bir kadın ,yirmisekizinde artık iş güç sahibi yakın zamanda arabası da olmuş ,dünya onun gibi hissediyor o direksiyona sarılınca ,ama nereye kadar yalnızlık arabayla giderilmez yol arkadaşı olsun istiyor hatta hayat arkadaşı iyi giderse her şey … Beyefendi bir adam ,hemen farkediliyor hitabeti , şık ve temiz kıyafeti en çok da nezaketi ,egosuz sakin ve de okumuş, okuduğu nispette de karakteriyle de olmuş ,otuzunda ama ruhu da bakışları da oturmuş …Önce kadın gelmiş,çoktan oturmuş, cam kenarı ışığın en çok yansıdığı , kapıyı net gören en ön masaya , uyuyamamış kahvaltıya saklamış tüm geleceğine olan umudunu …
Bu şirkette herkes çok ciddi .Toplantı odasına varıncaya dek kaç kişiye günaydın dediğini sayamamış iki çocuklu üstelik eşi trafik kazasından sonra çalışamayan,girdiği her işten bi türlü tutmayan düzeni,yolunda gitmeyen talihi sebebiyle ayrılan adamın gözlerinden okunuyor son olsun bakışları …Odada üç kişi var . Erkekler daha sakin sevecen .Kadın en sorgulayıcı bakışlara sahip olmasının yanı sıra bir de alaycı gülüşü ile ürkütüyor.Yaşlı adamın babacan tavırları her halinden belli .Yılların deneyimiyle sanki tüm eğitim ve sertifikalarımı gördü patron galiba diye rahatladı .Arkalarındaki duvardaki çerçevelere bakılırsa onlar da diploma ve sertifika seviyorlardı ve donanımı tecrübe ile görmek göstermek yerine duvarda sergileyerek gururlanmayı tercih etmişlerdi.Birgün ben de asarım belki böyle bir odam olduğunda diye geçiririken içinden koltuğa oturabilirsin samimi davetiyle umutsuz mühendis merhaba dedi belki de yeni çalışma ortamına…
Çocuk yemek dökmüş tertemiz örtüye ,hiç susmuyor televizyon mu ben mi daha çok farkedileceğim diyor içinden belli çünkü aylardır unutulmuş bir aarada ama ayrı iki dünyada yaşayan anne babasının kararsız dünyasında …Arabalarından ,legolarından bahsediyor yüzüne top gelmiş hafif kızarmış belli ki babası gibi futbol tutkunu …Kadın sessizliğinde gizli çığlıklarıyla yemeği doldururken adamın yüzüne bakmıyor , tabağına bile bakmak istemiyor, nedenler niçinler nasıl olsalar tükenmiş ,bu akşam herşey sona erecek , konuşulacak besbelli …Adam gerilmiş önce doyurmak istiyor belki de midesinden ziyade ruhunu ,net karar vermek istiyor gitti mi dönmek istemiyor çocuk oyuncağı değil bu demiş telefonda bitti demiş ama o masaya oturunca o kadar kolay olmayacağını hissetmiş olmalı ki evliliğini değil çorbayı bile bitirmemek için kaşığı yavaşça alıp bırakıyor….
Birden havaalanında çıkıvermiş karşısına …Nerdesin, neden arayıp sormadın,bize ne oldu diye hesap sormak yerine, cesaretini toplamış , çay içecek vaktin var mı diye sormuş adama…Sanki sonsuza kadar cevabını gözlerinden okuyup kulaklarına gelen olur ile bile gözlerinin içi parlamaya başlamış .En yakın pastaneden bahsetmiş , iki saat sonra buluşalım derken Kadın , korkmuş yol uzarsa bir daha telafisi olmaz diye Adam .Sessizce oturmuşlar kimse merhaba bile dememiş sadece oturup sorulmadan gelen çayı yudumlarken kimse sormamış diğerine neredeydin diye …Parmaklar boş masanın üstünde eller geçen sekiz yılın hesabını kimse istememiş diğerinden sadece hep gülümseyen bir kadın ,gözlerine baktıkça gözleri sevinçten, vuslattan dolan bir adam … Kadının çayını içip gitmekle kalmak arasında ,hüzünle heyecan arasında kararsız kalmış yüzüne titreyen elleriyle dokunmuş …
‘Hiç gitmemiş,hiç bitmemiş gibi yaşadım ben , biliyordum ki
umut varoldukça tıpkı bugün gibi oturduğum her masada sen varsın …