Güvenliğimizin mi, yoksa özgürlüğümüzün mü tehlikede olduğu konusunda bizi bir takım düşüncelere sevk ettiren alamet-i farikalarından biridir “MOBESE” kameralar.
Hangi suç oranının azaldığını çok merak ediyorum bu kameralar sayesinde ya da kamerayı görüp suç işlemekten vazgeçen kaç kişi var acaba?
Her gün gereksiz TV kanallarının akla zarar akşam haberlerinde “kaza anı saniye saniye MOBESE kameralarına takıldı” anonsu ile olay anlarını görüntülemenin dışında hangi işe yarıyor bu kameralar?
Başkalarının acıları ile beslenmekten bıkmadı bir türlü bu medya!
Bu ülkede evladını, anasını, babasını trafik kazasında kaybetmiş binlerce insan olduğu gibi o haberdeki insanların ailelerinin olduğu düşünülmez mi hiç?
Hayır, kaçamazsınız! Kanal değiştirmek de çözüm olmaz. Çünkü onlar her yerdeler!
Sokak ortasında işlenen cinayetler –ne hikmetse- kayıt altına alınmaz.
Her geçen gün sayılarında artış gözlenen kaçırılan ve kaybolan çocuk sayısı ile işlenen seri cinayetlerden de anlaşılacağı üzere, MOBESE’ler adi suçlar için hiç de etkin bir rol oynamıyor.
“İmdat” çığlıklarının yükseldiği ve ihtiyaç duyulan anlarda kayıtları şiddetle elzem olan kameralar neredeler?
Cevap net: “YOKLAR!”
Sakın o koskoca özel isimlerden oluşan kısaltmaya bakıp aldanmayın.
Hiçbir suretle güvenliği sağlamakla yükümlü değildir MOBESE…
Yani güvenlik kamerası alınca eviniz, iş yeriniz, bakkalınız, kömürlükteki bisikletiniz soyguna maruz kalmayacak diye hiçbir bir kaide yoktur.
Olay son derece basit ve rahat cereyan eder:
“Şüpheli etrafta dolaşır, MOBESE bakar.
Şüpheli mülkünüze yaklaşır, MOBESE bakar.
Şüpheli ortalığı kolaçan eder, bizimki bakar.
Şüpheli camı/çerçeveyi/kapıyı kırar, MOBESE kaşlarını çatar, yine bakar.
Şüpheli içerde gezinir, MOBESE bön bön bakar.
Hırsız soygunu yapar, MOBESE arkasından hüzünle bakar.
Hırsız hışımla geri döner, bizimki korkar, bakamaz.
Hırsız ayağından çıkan ayakkabısını giyer, gider.
Hırsız kaçar, komşu uyanır, mal sahibi söver, polis tahkikat yapar, ortalık ayağa kalkar ama MOBESE sadece bakar…
Olaya müdahale etmesini beklemeyin, hayal kırıklığına uğrarsınız.”
MOBESE sistemi ile hedeflenen İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Jeremy Bentham’ın 1785 yılında bir hapishane inşası için tasarladığı ancak hiçbir zaman hayata geçiremediği “gözlemlemek” anlamına gelen “Panoptikon” modelinin şehre uygulanması olabilir mi dersiniz?
Oysa ilgili izleme sistemini Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 140. maddesini İstanbul Emniyet Müdürlüğü şöyle değerlendirmiştir:
“…Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘oksijeni’ olarak değerlendirilen ve 140. maddede düzenlenen, teknik araçlarla izleme (gizli izleme) maddesi ile emniyet ve jandarmaya, suçlu ya da suça karışanların ev, işyeri ve kamuya açık alanlarda gizli olarak izlenmesi yetkisi verilmektedir. Düzenlemeye göre; göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti, kasten öldürme, uyuşturucu madde imal etme, parada sahtecilik, suç örgütü kurma, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, silahlı örgüt veya bu örgüte silah sağlama, kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununa aykırı suç işleyenler ve benzeri suçlar hususunda başka türlü delile elde edilememesi halinde şüpheli ya da sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ile iş yerleri izlenebilecek, ses ya da görüntü kaydı alınabilecektir. Teknik araçlarla izlemeye, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilecek ve savcı tarafından verilen kararlar 24 saat içinde hakim onayına sunulacaktır. Bunların yanında gizli izleme, kişinin konutunda ve özel hayatında uygulanamayacaktır…”
Kanun ayrıca “Elde edilen deliller, yukarıda sayılan suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma dışında kullanılamaz; ceza kovuşturması bakımından gerekli olmadığı takdirde Cumhuriyet savcısının gözetiminde derhal yok edilir.” diye belirtiyor.
Yani diyor ki, insan izlenirken bir kapkaç olayı kameralara takılsa bile bu polis tarafından kullanılamayacak bir bilgi durumuna dönüşebilir.
Meşru olarak kullanılan kameralar –gerçekten- var ise, nasıl oluyor da görüntüler görüntülenemiyor, ya da kameralar kayıt dışında kalabiliyor?
Bu durumda sistemin en büyük yalanı suç ile değil, suçlu ile mücadele etmesi değil midir?
Sade bir vatandaş olarak takılan kameraların kayıt dışında olmasını aklım almıyor ve kayıt dışındaki kameralarla ilgili mutlaka cezai bir yaptırımın gelmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Aksi halde toplumumuzda işlenen bunca ağır suçların ne bir caydırıcılığı ne de korkusu olur.
Ne demişti Benjamin Franklin?
“Those who would give up essential Liberty, to purchase a little temporary Safety,deserve neither Liberty nor Safety.”
Yani
“Geçici güvenlik uğruna temel özgürlüğünü feda eden insanlar, ne özgürlüğe ne de güvenliğe layıktırlar.”
Güvenliğimiz için hareket özgürlüğümüze kısıtlama getiriliyorsa, bizlere güvenli bir yaşam özgürlüğü sağlamak kısıtlamayı getirenlerin zorunluluğu olmalıdır.