Kadınlar arasında dayanışma her zaman güçlü bir toplumsal değer olarak vurgulansa da, iş hayatı ve sosyal çevrelerde bunun tam tersi durumlarla karşılaşmak mümkün. Kadınların birbirine destek olması beklenirken, tam aksine, baskı, rekabet ve dışlama süreçlerine maruz kaldığı birçok vaka yaşanmaktadır. İş dünyasında ve akademik çevrelerde gözlemlenen “Kraliçe Arı Sendromu”, kadınların yükselme sürecinde hemcinslerini desteklemek yerine onlara engel olma eğiliminde olduklarını ortaya koyan önemli bir olgudur. Bu yazıda, bu sendromun psikolojik, toplumsal ve kurumsal boyutlarını ele alarak, kadın dayanışmasının nasıl güçlendirilebileceğine dair çözüm önerileri sunacağız.
Kraliçe Arı Sendromu: Psikolojik ve Sosyal Kökler
Kraliçe Arı Sendromu kavramı, 1973 yılında sosyal psikologlar Graham L. Staines, Toby E. Jayaratne ve Carol Tavris tarafından tanımlanmıştır. Bu kavram, kadınların iş hayatında yükselirken kendilerinden sonra gelen kadınları desteklemek yerine rekabet ettiklerini ve hatta bilinçli olarak engel olduklarını öne sürmektedir. Araştırmalar, bunun altında yatan nedenlerin toplumsal cinsiyet normları, bireysel güvensizlikler ve erkek egemen sistemlerde kadınların var olabilmek adına geliştirdiği savunma mekanizmaları olduğunu göstermektedir.
Erkeklerin çoğunlukta olduğu liderlik pozisyonlarında, kadın yöneticiler çoğu zaman kendi başarılarının benzersiz ve zor kazanılmış olduğunu düşünerek diğer kadınların aynı süreci kolayca geçmesine tepki gösterebilmektedirler. “Ben zorlandım, sen de zorlanmalısın” anlayışı, özellikle kurumsal iş yerlerinde kadın çalışanların yükselmesini engelleyebilecek bir kültüre yol açmaktadır.
Kadınlar Arasındaki Rekabetin Çeşitli Görünümleri
Kraliçe Arı Sendromu, kadınlar arasında doğrudan veya dolaylı yollarla ortaya çıkan farklı rekabet biçimlerine neden olabilir:
- Sözel ve Sosyal Dışlama: Kadınların, diğer kadınları küçük düşürücü söylemlerle hedef alması, dedikodu yoluyla itibarlarını zedelemesi ve grup içindeki konumlarını sarsması en yaygın taktiklerden biridir. Bu durum iş yerinde sosyal izolasyon, psikolojik baskı ve özgüven kaybına neden olabilir.
- Pasif Agresif Tutumlar: Eleştirilerin dolaylı yollarla iletilmesi, alaycı ifadeler kullanılması ve manipülatif davranışlarla psikolojik baskı oluşturulması kadınlar arası rekabetin en sık görülen belirtilerindendir.
- Mobbing ve Kariyer Engelleme: Kadın yöneticilerin, yetenekli kadın çalışanları desteklemek yerine onları engelleme çabaları, iş hayatında önemli bir eşitsizlik kaynağıdır. İş dünyasında kadınların yükselmesini zorlaştıran bir faktör olarak karşımıza çıkan bu durum, uzun vadede kadınların kariyer gelişimini sekteye uğratmaktadır.
Toplumsal Cinsiyet ve Kurumsal Yapılar Açısından Kraliçe Arı Sendromu
Toplumda kadınlardan beklenen roller, kadınları birbirlerine rakip olarak konumlandırabilmektedir. Özellikle erkek egemen mesleklerde var olabilmek adına kadınların hemcinsleriyle mesafeli ilişkiler kurmaları gerektiğine dair bir algı oluşturulmaktadır. Bu durum, kadın dayanışmasını zayıflatırken, erkek egemen sistemlerin güçlenmesine de hizmet etmektedir.
Kurumsal düzeyde ise kadınlar arasında rekabetin önlenmesi adına liderlik ve destek mekanizmalarının oluşturulması önemlidir. Şirketlerin, kadın çalışanlarını yalnızlaştırmak yerine onları bir arada tutacak politikalar üretmesi, iş yerlerinde kadın dayanışmasını artıracaktır.
Kadın Dayanışmasını Güçlendirmek İçin Çözüm Önerileri
Kadınlar arasındaki rekabeti ve dışlayıcı tutumları ortadan kaldırmak için bireysel ve kurumsal düzeyde çeşitli adımlar atılabilir:
- Kadın Liderler İçin Mentorluk Programları: Kadın yöneticiler, yükselmek isteyen genç kadın çalışanlara rehberlik edecek mentorluk programlarına dahil edilmelidir. Bu süreç, kadın dayanışmasını artırırken iş hayatında fırsat eşitliğini de destekleyecektir.
- Kadın Destek Ağı Oluşturulması: İş dünyasında ve akademik çevrelerde kadınların birbirini desteklemesini sağlayacak sosyal ağlar ve platformlar oluşturulmalıdır.
- Pozitif Kadın Temsili: Medya ve iş dünyasında başarılı kadınların hikâyeleri daha fazla öne çıkarılmalıdır. Kadın dayanışmasını destekleyen rol modellerin artırılması, toplumsal dönüşüme katkı sağlayacaktır.
- Kurumsal Politikalar: Şirketlerin ve kurumların, kadınlar arasındaki dayanışmayı teşvik eden stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. Kadın çalışanlar için daha kapsayıcı iş ortamları oluşturulmalı ve cinsiyet eşitliğini destekleyen uygulamalar hayata geçirilmelidir.
Sonuç
Kadınların iş dünyasında ve toplumsal hayatta daha güçlü bir konum elde edebilmesi için birbirlerini rakip olarak görmek yerine dayanışma içinde hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır. Kraliçe Arı Sendromu’nun yarattığı olumsuz etkileri aşmak ve kadınlar arasında iş birliğini artırmak, sadece bireysel kariyerler için değil, genel anlamda toplumsal dönüşüm için de kritik bir adımdır.
Kadın dayanışmasını güçlendirmek, erkek egemen sistemlerin dayattığı rekabetçi kültüre karşı koymanın en güçlü yoludur. Daha kapsayıcı, destekleyici ve eşitlikçi bir gelecek inşa etmek için kadınların birbirine destek olması şarttır.
Dr. Bahar Zeynep BARUT
https://beyondtohuman.com/
Sitede yayınlanmış tüm yazılarım telif hakkı içerir.
#KadınDayanışması #KraliçeArıSendromu #ToplumsalCinsiyet #KadınLiderliği #KadınaDestek